Ülkemizde yabancı sermaye, 1950 seçimlerinden sonra iktidara gelen Demokrat Parti iktidarının ekonomimizde uygulamaya koyduğu liberalleşme politikaları çerçevesinde gündeme gelmiştir. Menderes hükümeti 1951 yılında ilk olarak Yabancı Sermaye Teşvik Kanununu, 1953 yılında da Turizm Teşvik Endüstrisi Kanununu ve 1955 yılında Petrol Kanununu çıkarmıştır. Dünya Bankasının sermaye katılımı ve öncülüğünde ülkemiz sanayi yatırımlarının finansmanı amacı ile kurulan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası yabancı sermayeli ilk finans kurumudur. 1950-1980 yılları arasında her üç kanun ile ülkemize önemli bir yabancı sermaye akımının temellerinin atıldığını söylemek yerinde olacaktır.
24 Ocak 1980 tarihinde Turgut Özal’ın hazırlayarak Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi iktidarının uygulamaya koyduğu İhracata Dönük Kalkınma Politikası çerçevesinde yürürlüğe sokulan ekonomik kararlar ülkemizin küresel dünyaya entegre olmasının yolunu açmıştır. 24 Ocak 1980 tarihinde uygulamaya konulan tedbirler çerçevesinde Yabancı Sermaye Çerçeve Kararnamesi çıkarılarak Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına bağlı Yabancı Sermaye Başkanlığı kurulmuş ve dairenin ilk başkanlığına, daha sonra Anavatan Partisi hükümetlerinde çeşitli bakanlıklarda bulunacak olan Hüsnü Doğan getirilmiştir. 1981 yılında ise yabancı sermayeli şirketler tarafından Yabancı Sermaye Derneği kurularak faaliyete geçirilmiştir.
Yabancı Sermaye Başkanlığı Anavatan Partisinin 1983 yılında iktidara gelmesi sonrası Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına bağlanmıştır. Turgut Özal’ın Dünya Bankasında çalıştığı 1971-74 yılları arasında elde ettiği deneyimlerin ışığında küresel sermayenin Türk özel sektörü ile ülkemizde yatırım yapmasının yolunun ilk adımı 1980 yılında atılmış ve 1983 yılından sonra önemli bir ivme kazandığını söylemek mümkündür. Ekonomimizde değişim sürecinde önemli bir görev ifa eden bu başkanlık çeşitli değişiklikler sonucu günümüzde Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı olarak Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ismi ile faaliyetlerini sürdürmektedir.
Dünyadaki değişen ekonomi politikaları çerçevesinde Turgut Özal’ın 1980 yılında DPT Müsteşarı olarak başlattığı serbest piyasa ekonomisi temelindeki ithalat ihracat, kambiyo rejimlerindeki serbestleştirme politikaları, yabancı sermayenin ülkemize girmesindeki kısıtlamaları da ortadan kaldırmış, uluslararası sermayenin ülkemize akışını hızlandırmıştır.
1980 yılına kadar olan dönemde ülkemizde faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketlerin sayısı 91 ve ülkemize getirmiş oldukları yabancı sermaye tutarı 228 milyon $ iken günümüzdeki yabancı sermaye tutarı 260 Milyar $ seviyesine çıkmıştır.
İhracata dönük kalkınma politikasının uygulandığı 1980-2002 yılları arasındaki ülkemize gelen yabancı sermaye 34,4 milyar dolar iken Ak Partinin 2003 yılında çıkardığı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile Türkiye’nin yatırım potansiyelinin küresel yatırımcılar için cazip hale getirilmiş, 17 yıllık dönemde ülkemize ilave 224,6 dolarlık yabancı sermaye girişi olmuştur.
Çıkarılmış olan kanun, yerli ve yabancı yatırımcılara eşit muamele teminatı, gayrimenkul edinme, kamulaştırmaya karşı yabancı sermayenin korunması, yabancı vatandaş istihdamı, uluslararası yatırımcının ön izin talebi olmaksızın Türkiye’ye girişi, temettünün serbestçe aktarılması olanağını sağlamıştır. 2003-2022 yılları arasındaki 224,6 milyar $’lık sermayenin ülkemize gelmesi bu yasa ile sağlamıştır.
2003 yılında çıkarılan kanun Başbakana bağlı yatırım ofisinin kurulmasını sağlamıştır. Bu ofis yabancı sermayenin önüne çıkarılabilecek bürokratik engelleri de ortadan kaldırılmıştır. Ofis günümüzde Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışmaktadır.
Yatırım destek ofisi, küresel yatırımcılara Türkiye pazarını keşfetme, yatırımlarla ilgili yürürlüğe giren güncel mevzuat hakkında bilgi sunma, şirket kuruluşu, devlet teşvikleri, vergilendirme ve sektörler hakkında makroekonomik veri sunma yönünde danışmanlık hizmeti vermektedir.
Ofisin sunduğu hizmetler arasında küresel yatırımcılara Türkiye ziyaretlerinde lojistik destek, arazi temini ve altyapı hizmetlerinde koordinasyon, ortak girişim ve birleşme-satın almalarda danışmanlık konularını saymak mümkündür. Yatırım ofisi, proje tamamlandıktan sonra da küresel yatırımcıların bürokratik işlemlerinde, ilave yatırımlarındaki devlet desteklerinde hizmetlerine devam etmektedir.
Hatay ve Osmaniye illerimizin büyük sanayi yatırımlarında yabancı sermayenin bölgemize gelmesinde Cumhurbaşkanlığı yatırım ofisinin çok önemli rolünü belirtmekte yarar görmekteyim.