NEZAKETİN KİMYASI

30 okunma Nisan 2024

“Samimiyet en güzel koku, nezaket en şık takıdır”. Demişti değerli hocam.

Düşünüyorum da; samimiyeti ne kadar koklayabiliriz? Ya da samimi görünmek için süründüğümüz yani büründüğümüz kokunun en gerçekçi haline nasıl ikna oluruz?

Bize hoş gelen bir koku, bazılarımıza nahoş gelirse; burnumuza mı güvenmeliyiz, yoksa gözlerimize mi?

Belki hislerimize, belki de tecrübelerimize ama sonuç ne olursa olsun asıl marifet, karşıdakinin değil bizim ne kadar samimi olduğumuz ile ilgilidir. Başkalarında gördüğünüz eksikliği veya yanlışlığı önce kendinizde düzeltin öğretisi ile büyüdüğümüz bir neslin çocukları olarak, hayatta samimi olmak kadar nezaketli olmanın da çok büyük değer olduğunu bilerek yetiştirildik.

Nazik olmak kişinin kendisiyle ve kendisinde başlar. Başkalarından önce öz-şefkatimizi geliştirebildiğimiz, dünyaya daha nazik bir bakış açısıyla bakma eğilimiyle başlar. Hani uçaklarda oksijen maskesini önce kendinize sonra çocuğunuza diye anons ediyorlar ya işte bu örnek tam da kendimize olan öz şefkatin, öz farkındalığın, samimiyetin ve nezaketin güzel bir örneği.

Şimdi bir düşünelim bakalım, başkalarına gösterdiğimiz nezaketin ne kadarını kendimize gösteriyoruz? Ya da başkalarına nezaket gösterdiğimizde ve bunu bütün samimiyetimizle yaptığımızda, kendimize yaptığımız psikolojik, sosyolojik ve fizyolojik katma değerin neler olduğunun farkında mıyız?

İnsan biyopsikososyal bir varlıktır ve hormonlarının etkisiyle davranışlar gösterir. Mesela sadece nezaketli yaşamayı tercih ettiğinizde başınıza konacak devlet kuşlarının size kazandıracaklarını bilmek ister misiniz?

Sorumun cevabına geçmeden, müsaadenizle az önceki cümlede kullandığım’ tercih’ kelimesine değinmeden geçemeyeceğim. Hayat tercihler ve bedeller üzerine kurulmuştur dostlar.  Herkes tercihinin bedelini ceza ya da mükâfat olarak alır. Sonsuz olasılıklar evreninde yaptığınız her tercih, direksiyonu nereye doğru çevireceğinize sizin karar vermenizdir. Ve siz siz olun arabanızın sürücü koltuğuna başkalarının geçmesine izin vermeyin!

Nerde kalmıştık? Nezaketli yaşama tercihinden bahsediyorduk. Tam da şu an söz nezaketten açılmışken Çinli bir düşünürün güzel bir sözü geldi aklıma;

               “Sözlerdeki nezaket güven oluşturur.

                 Düşüncelerdeki nezaket derinlik oluşturur.

                  Vermedeki nezaketse sevgi oluşturur.”

                                                                                      - Lao Tzu

 

Nezaketin kaynağı, ‘insani dokunuş ’becerisidir aslında.

Nasıl mı?

İçten, düşünceli, zarafetle ve kıymet bilir bir tutum içinde gerçekleştirilen her hareket, nezaket içerir. Nezaketin bizi ve toplumu daha mutlu ve sağlıklı yaptığı bir sır değil. Karşılık beklemeden bir iyilik yaptığımızda ortaya çıkan o sıcak sevinç dalgası da bir yanılsama değildir.

Nezaket sanal değil, samimi olduğu sürece kaptan köşkü olan beynimizde, duygusal sağlığımızı ve ruh halimizi etkileyen temel hormonların salgılanmasına yol açar. Ve nezaket, çok sayıda hayati hormon ve nörotransmitter salgılayarak beynimizi doğrudan, iyi yönde etkiler.

Ve en önemlisi, nezaketin beyni nasıl etkilediğiyle ilgili en iyi şeylerden biri de yan etkisinin olmamasıdır. İşte nezaketin beyni nasıl etkilediğine dair önemli bilgiler:

Nezaket Yaşlanmayı Yavaşlatıyor:

Nezaketin beyni etkilemesinin önemli nedenlerinden biri stresi azaltmasıdır. Amerikan Halk Sağlığı Derneği dergisinde yapılan bir araştırma, 'başkalarına yardım etmenin ve nezaket göstermenin, özellikle stres ve ölüm arasındaki ilişkiyi tamponlayarak ölüm oranlarının azalmasını sağladığını' ortaya koyuyor.

Aşırı stres zihinlerimiz ve bedenlerimiz için zararlı; bu nedenle onu yönetmek hem zihin hem de genel sağlığımız için çok önemli. Bu anlamda nezaket, zihnimizi strese karşı korumanın temel yollarından biri olarak öne çıkıyor.

Integrative Psychological and Behavioral Science Journal'daki bir araştırmaya göre, tutarlı bir şekilde kibar olan kişilerin kanlarında %23 daha az stres hormonu (kortizol) bulunuyor ve bu insanlar ortalama bir insandan çok daha yavaş yaşlanıyorlar.

Bu da demek oluyor ki; nezaket, stresin olumsuz etkilerini azaltarak veya engelleyerek daha mutlu kalmamıza ve duygusal sağlığımızı korumamıza yardımcı oluyor.

Nezaket Karşılıklı Mutluluk Artışına Yol Açar:

İyilik bizi daha mutlu eder, ama nasıl?

Nezaket, kaygı duygularını azaltmaktan ve mutluluğu artırmaktan sorumlu nörotransmitter olan serotonini salgılatır ve beyni etkiler.

Serotonin yaygın olarak anksiyete ve depresyon gibi zihinsel sağlık sorunlarını tedavi etmek için de kullanılır. Ve nezaket, beyindeki serotonini artırmanın doğal yollarından biridir.

Nezaket Aşk Hormonunu, Oksitosini Salgılatıyor:

Oksitosin, fiziksel olarak yakın olduğumuzda salındığı için sıklıkla ‘aşk hormonu’ olarak anılır. Oksitosin, bizi daha arkadaş canlısı yapması ve başkalarıyla olan bağımızı arttırırken aynı zamanda kan basıncını fiziksel olarak düşürmesiyle bilinir.

Sarılma ve yakınlık oksitosin salgılar ama nezaket de öyle. Başkalarına karşı nazik olduğumuzda oksitosin salgılanır ve bu da kendimizi daha bağlı ve güvenilir hissetmemizi sağlar. Oksitosin, sosyal bağ için esastır ve nezaket, nezaket gösteren ve buna maruz kalan kişinin oksitosin düzeylerini artırır.

Nezaket Enerjimizi Artırabilir:

Egzersiz, bizi enerjik hissettiren endorfinleri serbest bırakır. Nezaket de aynı şekilde endorfinlerin salgılanmasına sebep olduğu için bir ‘doping etkisi’ yaratır. Endorfinler bizi enerjik hissettirir, ancak doğal olarak ağrıyı da yok ederler.

Nezaket, acıyı azaltırken endorfinlerinizi artırmanın ve enerjinizi artırmanın başka bir kolay yolu olarak büyük fayda sağlar. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, araştırmaya katılanların yaklaşık yarısı, başkalarına yardım ettikten sonra daha güçlü ve daha enerjik hissettiklerini; birçoğu ayrıca artan öz-değer duygularıyla birlikte daha sakin ve daha az depresif hissettiklerini bildirmişlerdir.

Nezaket, Zevk Merkezini Harekete Geçiriyor:

Bir şey bize zevk verdiğinde beyindeki zevk merkezi faal olur. Tahmin edebileceğiniz gibi nezaket, beynimizin zevk merkezini harekete geçirir. Başkalarına karşı nazik olduğumuzda da beynimiz iyiliği kendimiz deneyimlemişiz gibi aydınlanır.

Nezaketin haz uyandırmada bu kadar etkili olmasının bir nedeni, olay beklenmedik olduğunda beynimizin zevk merkezinin daha güçlü tepki vermesidir. Başkalarına karşı nazik olduğumuzda, onların şaşkınlıklarına tanık olabiliriz, sadece bu bile bizi memnun edebilir. Ayrıca beklenenin daha üzerinde bir şekilde nezaket sergilemek zevk etkisini daha da güçlü hale getirebilir.

Nezaket, Anksiyete ve Depresyon Duygularını Hafifletiyor

Nezaket, kaygı ve depresyon duygularını azaltmaya yardımcı olmak için mükemmel bir yol olarak kabul ediliyor. Texas Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, düzenli olarak gönüllü etkinliklere katılan ve nezaket çerçevesinde yaşayan kişilerin, bu şekilde yaşamayanlara göre daha az depresyon belirtisi yaşadığını buldu.

British Columbia Üniversitesi'nden yapılan bir başka araştırmada ise, bir grup endişeli insan üzerinde çalışıldı. Katılımcılardan bir ay boyunca haftada en az altı iyilik yapmaları istenen çalışma raporlarına göre, sadece bir ay sonra, bu endişeli insanların sosyal kaçınmada bir düşüş yaşadıkları ve olumlu ruh hallerinin arttığı gözlemlendi.

Kısacası, uzmanlar, nezaketin zihinsel ve fiziksel sağlığımız için faydalı olduğunu, yaşlanmayı geciktirdiğini ve depresyonu azalttığını ifade ediyorlar.

Sonuç olarak, ruh halimizi ve genel mutluluğumuzu iyileştirmenin ücretsiz ve doğal bir yolu olarak tanımlanabilecek nezaket ve karşılıksız yardımlaşma, başkalarının yaşamlarını ve mutluluklarını etkilediği gibi en çok da kendi yaşamımızı olumlu yönde etkiliyor.

Nezaket, refahımızı artırmanın, daha uzun ve daha sağlıklı yaşamanın en doğal, en kolay, en masrafsız ve en zahmetsiz ve en kestirme yollarından biri. Nezaket, birçok kişi tarafından doğuştan gelen bir davranış olarak görülse de, nezaket aynı zamanda öğrenilebilen bir davranıştır. Unutmayınız ki; her gün bir avuç fındık da faydalıdır ama yersen!