Birçok kez ‘’hayat bir sınavdır’’ sözünü duymuşsunuzdur. Bakıldığı zaman çok doğru bir söz, özelliklede günümüz Türkiye’si için. Türkiye artık bir ‘’Sınav Toplumu’’ oldu. Lise sınavı, üniversite sınavı, kamuya geçiş sınavı. Tabi sınavlar bir bir aşıldıkça, sınava girecekler için sorumluluk artıyor ve sınava daha fazla anlam atıf edilmeye başlıyor. İnsanlar da gün geçtikçe sınavın sorumluluğu altında eziliyor.
Sınav kaygısını tanımlamamız gerekirse; ‘’Sınavdan önce öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine neden olan duygu ‘’.
Sınav kaygısının belirtileri; huzursuzluk, endişe, tedirginlik, başarısız olma korkusu, ders çalışmak istememek, mide bulanması, iç sıkıntı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları vs. bedensel yakınmalar, konsantrasyonu toparlamada güçlük, kendine güvende azalma, yetersiz ve değersiz görme sık görülen belirtilerdir. Belirtiler bireyde fiziksel ve zihinsel olarak birçok şeyi etkiliyor.
Sınav kaygısı olan bireylerde en çok duyulan cümle’’ Ben başaramayacağım’’ cümlesidir. Birey kendisine olan inancını yitirmiştir. Bakıldığı zaman bu çok acı vericidir. Bireyin ilerleyebilme ve muhakeme becerisini neredeyse kaybetmiş olması demektir. Kaybedeceği savaşa kimse girmek istemez, bu yüzden kaygılı olan birey zamanla ders çalışmayı bırakır. Aslında sınav kaygısı olarak adlandırdığımız şey, gelecek kaygısıdır. Birey sınava olduğundan daha fazla bir anlam yükleyerek, tüm hayatını sınava bağlar. O zaman problemin başlangıcı, bireyin gerçekçi olmayan düşüncelere sahip olmasıdır. Yoğun kaygı özellikle mükemmeliyetçi ve rekabetçi kişilik örüntülerine sahip olan insanlarda daha sık görülmektedir. Ailenin beklentisi de yoğun kaygıya sebep vermektedir çünkü bireyin üstünde baskı oluşturmaktadır. Bahsetmem gereken en önemli şeylerden birisi, kaygının gerekli olduğudur çünkü bireyde kaygı olmazsa sınava da çalışmaz. Bireye sıkıntı veren şey sınava yüklediği anlam ve bunlarla beraber oluşan sınav kaygısıdır. Bundan dolayı ilk önce başlamamız gereken yer, sınavla ilgili düşüncelerdir. ‘’Başarılı ve mutlu bir hayat için sınavda çok başarılı olmam lazım, sınavda başarılı olamazsam ailemin yüzüne bakamam, sınav sonucum benim nasıl birey olduğumu gösterir, başarısızım, yetersizim ve beceriksizim’’ şeklinde ki düşüncelere kronikleşmeden müdahale edilmesi gerekir çünkü düşünceler bireyin hayatını şekillendirmeye başlar. Bu konuyla ilgili en iyi açıklamayı aslında Gandi yapmıştır ‘’ Düşüncelerine dikkat et, sözlerin olur. Sözlerine dikkat et, davranışların olur. Davranışlarına dikkat et, alışkanlıkların olur. Alışkanlıklarına dikkat et, kaderin olur’’. Düşünceyi değiştirebilmek için öncelikle bireyin çevresini ve kendisini nasıl anlamlandırdığını incelememiz gerekiyor. Sınava girecek olan bireydeki yoğun kaygı maalesef aile kendi kaygısını bireye yansıtmasından kaynaklanmaktadır. Sınav asla bir amaç değil bir araçtır.
Aileler çocuklarının eğitim masraflarını üstlenerek, çocuklarına karşı bir lütufta bulunmuyorlar, bir ebeveyn olarak yapması gerekeni yapıyorlar. Öyleyse ebeveynlerin çocukları üzerinde çok yüksek beklentilere girmelerine hakları yoktur. Bireyin de kendi içinde bunu fark etmesi gerekmektedir. Birey kendisine şu soruyu sormalıdır; ‘’ Bu sınavda beni bu kadar sıkıntıya sokan ne?’’, daha sonrasında kendisine şunu sormalı ‘’ Bu benim kontrolümde olan bir şey mi? ‘’ Diyelim ki sıkıntı veren şey bireyin kontrolünde olan bir şeyse örnek veriyorum; daha fazla ders çalışmak, uyku düzenine dikkat etmesi gibi eğer kontrolünde olmayan bir şeyse (sınavın zor olması, hangi konudan kaç soru çıkacak), kendi kontrolünde olan sürece odaklanmalıdır.
Sınav kaygısı günümüzde çok sık gözlemlenmeye başlamıştır. Kaygı kendisini özellikle; ders çalışacağı zaman, deneme sınavları öncesi ve sırasında yoğun karın ağrısı, baş ağrısı ve kalp çarpıntısı şeklinde göstermektedir. Nasıl ki arabalarda arıza olduğunda, arıza ışıkları yanıyorsa tüm bu belirtiler aslında birey için bir şeylerin ters gittiğine yönelik bir uyarıdır. Sınav kaygıyla tek başına baş etmek zordur, destek alarak üstesinden gelmek daha kolaydır.