KADINLAR NEDEN DAHA ÇOK KONUŞUR? BU BİR HASTALIK MI? ONLARI ANLAMAK İÇİN UYARI MI?
Çok konuşan, sürekli sızlanan ve şikâyet eden kadın görüntüsüne karşılık, susmayı tercih eden, duvardan bile sessiz, konuşması için sarsılması gereken erkek modeli, evliliklerin en itibarlı sorunlarındandır. Konuşmak, anlatmak isteyen, derdini açmak, içindekileri paylaşmak arzusundaki kadına karşılık, kendini, duygularını, korkularını ve acılarını paylaşmak tecrübesi ve pratiği olamayan erkekler… Her iki taraf da zor durumda aslında… Kör kuyu çıkmazında çırpınıp durmak ve bir sonuç alamamak… Bir erkek nasıl büyütülür, nasıl yetiştirilir? Kulağına neler söylenerek hayata hazırlanır? Neler telkin edilir?
Bir kız çocuğu ‘nasıl olması gerektiği’ yönlendirmesiyle büyütülür? İyi kız, iyi kadın ve iyi anne olmak için hangi karışımlar konur hamuruna?..
İnsan beynini en çok çalıştıran eylem kelime üretmektir. Sözcüklerin linguistik özellikleri sol beyne, anlam bölümü sağ beyne, duygular ise beynin derinliklerine yazılıdır. Sözcük üretirken hepsi birden ortak çalışmalıdır. Kadınlarda ve dişi hayvanlarda bu özelliğin biyolojik eğilim olarak üstün olduğunu görüyoruz.
Erkeğin hikâyesi güç ve güçlü olmak üzerine yazılır. Konuşması değil, başarılı olması beklenir. Ağır abi olmanın yolu, az konuşup, az gülmekten geçtiği için daha ciddi olması ve daha az konuşması öğütlenir. Hatta duyguları hakkında fazla konuşması da hoş karşılanmaz. Hatun gibi olmakla suçlanır, yargılanır.
Konuşmanın psikolojik dinamiğinin başlıca özellikleri şunlardır:
1- Kadın üzüntülü olduğunda kendini iyi hissetmek için konuşma eğilimindedir. Erkek ise susmayı tercih eder.
2- Kadın yüksek sesle düşünür. Ne söylemek istediğini yüksek sesle araştırır.
3- İçtenlik ve paylaşımcılık hisleri kadını konuşmaya iter. Yakınlık ve yalnız olmama isteği konuşma ihtiyacını arttırır.
4- Kadın bilgi aktarımı için konuşur. Erkek için ise konuşmak sadece bilgi aktarma işidir.
Konuşmada Zamanlama: Karşı cinsle ilişkilerde herkesin sessiz bir zamanı olmalıdır. Kadın erkeği keyifsiz gördüğünde onu ısrarla konuşmaya zorlarsa beklemediği bir tepki ile karşılaşabilir. Erkek kabuğuna çekilip sorununu kendi kendine çözmeye çalışırken eşinin ona yardım etmek istemesini yetersizlik gibi düşünebilir. Kadın üzüntülü iken gereksiz konuştuğunda erkek onu terslerse sevilmediğini ve değersiz olduğunu varsayacaktır. Oysa erkek sadece eşini dinlediğinde onun gevşediğini görecektir.
Kadının üzüntülü iken eşine sessiz zaman tanıması, erkeğinde eşi üzüntülü iken onu anladığını hissettirmesi iletişimi sağlıklı hale getirmeye yeter.
Erkek suskun veya stresli, kadın çok konuşkan ya da üzüntülüyken onda yanlış yapıyorsun hissini uyandırmak en büyük iletişim hatasıdır.
Erkek ve kadın birbirlerini ego doyumlarının tek aracı haline getirdiklerinde muhatapları ruhlarının bile kontrol edildiği hissini duyabilir. Hâlbuki kendini özgür hissedemeyen kişinin mutlu olması çok zordur. İşte bu sistemi öğrenip hayata geçirirsek şüpheler de, kavgalar da biter. Çok mu zor acaba?
Aşırı İlgi Güvensiz Yapar: Bazı erkekler eşlerinin her yaptığına karışırlar. Evin düzeninden, yemeğin ve sofranın biçimine kadar hep son kararı veren taraf olmak isterler. Yahut bazı kadınlar eşlerine annelik yaparlar. Diş fırçalamalarından, cüzdanını aldın mı demeye kadar sürekli müdahale içindedirler. Bu iyi niyetli çabalar karşı tarafa kendisini güvensiz hissettirir ve onu rahatsız eder. Ev hayatında kadın, dışarıdaki hayatta erkek son karar veren kişi olmanın konforunu yaşamalıdır.
Erkek Nasıl Konuşturulur? Erkeğin temel psikolojik ihtiyaçlarından bir tanesi bağımsızlık ve özerk olma ihtiyacıdır. Erkek bir kadına yakınlaştığında birden bağımsızlığının gittiğini düşünmeye başlar ve kendisini geri çeker. Bu geri çekilişte kadın onun üzerine giderse geri çekilme kovalamacaya döner. Kadının kendisine fırsat tanıması halinde belli bir süre sonra eşinin sevgi ve yakınlığına yeniden ihtiyaç duyacağından geri gelecektir.
Erkekler konuşmak için konuşmazlar, konuşmak için bir nedenleri olmalıdır. Zamanlama ve yaklaşım biçimi uygun ise konuşmaya başlarlar. Konuşması için bir erkeğin ilgi alanını bulmak gerekir. Erkek konuştuğunda suçlandığını veya baskı altında olmadığını hissederse yavaş yavaş açılmaya ve iletişim kurmaya başlar. Erkeği olduğu gibi kabul eden ve bunu hissettiren kadın eşinde olumsuz duygular uyandırmadığı için aranan eş olur.
Erkek geçici bir sessizlik ve yalnızlıktan sonra kadına döndüğünde kadın onu suçlar ve eleştirirse erkek gerçek duygularını bastırır ve iletişim bozulur. Cezalandırıldığını hisseden erkek geri dönmek istemez konuşmaktan, ilgi ve sevgi göstermekten kaçınır.
Duygularda İniş Çıkışlar: Kadınların iç dünyalarının gelişmiş olması onları erkeklerden daha çok duygusal dalgalanmaya götürür. Kadınların duyguları bahar mevsimi gibi özel ritm ve döngüye sahiptir. Erkekler bunu çoğunlukla anlayamazlar ve kendi davranışlarından kaynaklandığını zannederek onların hislerini değiştirmeye çalışırlar. Nasıl ilkbaharda hep güneş olmazsa kadının duygu dünyasında da hep neşe yoktur. Sebepsiz üzüntüler yaşar, basit şeyleri dert edebilirler. Herhangi bir konuyu uzatır, zihinlerinden atamaz ve günlerce düşünürler. Kadının inişe geçtiği zaman erkek ona moral vermeye kalkıp düzeltmeye çalışırsa bir süre sonra tükenir. Kadının o anda ihtiyacı fikir değil yanında birisini bulmak, o kişi tarafından dinlenmek ve anlayış görmektir. Sev, değer ver, paylaş desteği kadına yetecektir. Eğer bunu bir eş yapmazsa en yakında olan kişiye yaklaşır. Maalesef genellikle iş arkadaşları bu yakınlığı göstermeye başlayınca aldatmalar da başlıyor.
Kadın olumsuz duygularını bastırdığında onları içinde biriktirir ama bardağı neyin taşıracağını kestiremezsiniz. Menfî duygularını ifade edemeyen hep neşeli roller oynayan kişinin güzel duyguları körelebilir. Bu durumda eşinin kendisini yanlış anlamasına sebebiyet verebilir. Doğal olmak ama zamanlama ve yaklaşım biçimini çok iyi düzenlemek lâzımdır. Karşı tarafı gerçekçi olmayan beklenti içinde tutmak, ona evde bir taht hazırlayıp sonradan şikâyet etmek ne derece doğru olur?
Akıllı kadın eşine özgür olma hakkı tanırken akıllı erkekte eşine üzülme hakkı vermelidir. Böylece erkekler ilişkide nefes alırlar. Sessizlik zamanlarında zihinleri pedal çevirir. Kadınlarda duygusallıkları sebebiyle anlaşıldıklarını hissettikleri için kendilerini güvende bulurlar. İnsanlar bazen hayatın tatlarını ellerinin tersiyle itebilirler. Daha iyi bir dünyayı hak ettikleri halde zaman zaman savaşmak zorunda kalmaktadırlar. Sözlerini geçirmek için savaşmak zorunda duygusu taşımak kronik gerilim demektir. Her iki tarafında kaybettiği iletişimde kazan-kazan sistemini uygulamak mümkün müdür? Kaybedeni olmayan bir ilişkide ilk temel adım karşı tarafın psikolojik ihtiyaçlarını, beklentilerini anlamak ve tanımaktır. Bir kimsenin herkesi kendisi gibi bilmesi kadar saflık yoktur. Her insan farklı kişilik örüntüsüne sahiptir. Elli yıl aynı yastığa baş koyduktan sonra birbirilerinin yeni huylarını keşfettiklerini söyleyen pek çok çifte rastlarız.
Erkek olgunlaştıkça almayı değil vermeyi öğrenir ve vermekle başarılı olacağını görür. Duyguların önemini kavrar, estetik değerleri ciddiye alır. Böylece kendine dönük yaşamaktan vazgeçer. Karşısındakinin ihtiyacına duyarsızlığı azalırken, eşine saygı göstermeyi öğrenir.
Kadın olgunlaştıkça yeni verme stratejileri geliştirir. İstediklerini alabilmek için mantıklı yaklaşımlar ve zamanlamalar bulur. Hesaplama becerilerini arttırır. Düşüncesiz duygunun mutlu etmeyeceğini öğrenir. Ayrıca eşini memnun etmek için daha gönüllü olur.
Birbirlerini mutlu ederek yaşamanın tadını çıkaran çiftler olgunlaşma sürecinde ilerliyorlar demektir.
Kaynak: Evlilik Terapisi Prof. Dr. Nevzat Tarhan