BİLSEYDİM YAPMAZDIM (MI?)

30 okunma Mayıs 2024

İnsan, neticesi acı olan ve zarar ettiği olaylar hakkında genellikle “Bilseydim, hiç bu yola çıkar mıydım? Böyle yapar mıydım, bilemedim” der. Zarar ve acıyı, bilip bilmemeğe bağlar. İşte bu insanın kendi kendini aldatmasıdır. Neden? Neyi kaçırıyor? Zihnin hangi oyununa geliyor insan?

           Bilseydim, kelimesiyle zarar ve acıyı bilmeye bağlamak kendini kandırmaktır. Neden? Gerçekçi olursak bal gibi de bilmektedir. Sonucun acı olabileceğini de bilmektedir. O halde asıl sebep? Asıl sebep bilme ve bilmeme değil, duygusal durum cazibesi veya itmesinden ibarettir. Zarar ettiğiniz, acı çektiğiniz olaylara dikkatle bakın. Sahi, olayın muhtemel getiri ve götürülerini bilmiyor muydunuz? Aslında çok iyi biliyordunuz.  Ne ki duygular, hırslar ve özlemleriniz sizi ona itti ve bilinçli olarak bilgiyi bastırıp görmezden geldiniz.

         O halde bilemedim, hesap edemedim diyerek kandırmayın kendinizi. Gerçekçi olun. Ve şöyle deyin; “Tamam, her şeyi biliyordum. Hesap ettiğimde kötü sonuçları da görüyordum. Ama duygularımı yenemedim, kapıldım.” Bu, gerçek itiraf ve gerçek tövbedir.

İnsan bilmediği, hesap edemediği için değil; duygusal etkiler altında bilineni bilmek, görüneni görmek istemediği için, realiteye bile bile sırt döndüğü için zarar eder ve acı çekermiş. Sebebi bilgiye bağlamayın. Sebep; Duygularınızdır.

           Bir araştırmacı; "Elimizi sıcak bir sobanın üzerine koyduğumuzda yandığımızı hemen öğreniriz ve bu hatayı tekrarlama ihtimalimiz düşüktür. Ancak randevulara geç kalmak, işleri son ana bırakmak veya insanları ilk izlenimlere göre yargılamak gibi hataları sıklıkla tekrar ederiz" der. Bir Allah dostu ise günahlardan bahsederken masadaki çakmağı aldı ve yakarak avuç içine tuttu, sonra bize dönüp: “ Yavrum bir hata veya günaha yeltenirseniz çakmağı yakıp 5 dakika avuç içinize tutun. Eğer yanmıyorsa hataya devam edin, yok yanıyorsa o işi bırakın. Zira cehennemdeki ateş bunun 70 kat daha fazlasıdır” demişti.

         Bir de düşünemedim var. “Düşünemedim böyle olacağını, yoksa ben ister miyim kendime ve sevdiklerime zarar vermeyi, düşünemedim işte.” Yalancı seni! Bal gibi de düşündün. Farkındaydın da. Adrenalin tutkusuyla gaza bastın, uçuruma az kala da fren yapamadın. Hepsi bu!.. Bedel ödediğiniz olayların altında bilgi, düşünce, akıl ve hesap eksikliği yok. Olayın “Doymamış Duygular”ınız ve “Bastırılmış Dürtüler”inizle alakası var. Gerçek tövbe bunu görmek, kendini aldatmadan bunu yakalamaktır. Yakalayabilen; kurtulur ve de bağışlanır inşallah.

        Ancak, hatalar ve düşünemedimler elbette olur, önemli olan hatalardan ders almak ve bir daha yapmamak. "Mü'min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz." hadisi ne demektir? Araştırmak gerek. Aklı başında bir mü'minin gafil avlanmaması ve tekrar tekrar aldanmaması lâzım geldiğine dikkat çekmektir. Bâzıları bundan maksadın sadece dünya işleri hakkında değil, âhirete ait konularda da aldanmamasının kastedildiğini söylemişlerdir.

Araştırmalar gösteriyor ki, yenilgilerimizden ders almak istiyorsak bazı duygusal ve bilişsel engelleri aşmamız gerekiyor. Er ya da geç herkes bir konuda hata yapar. Peki, herkes hatalarından bir şeyler öğreniyor mu? Aslına bakarsanız yapılan araştırmalar, çoğu insanın hatalarından ve yenilgilerinden sonra büyümek için mücadele ettiğini gösteriyor.  Çevrenizde ya da iş ve sanat dünyasında size ilham olan kişilerin hayatlarına bakın. Sizce her şey hep planladıkları gibi kusursuz mu gitmiş? Çıktıkları yolculuk her ne için olursa olsun hiç hata yapmamışlar mı? Elbette yapmışlardır ya da her şey planladıkları gibi gitmemiştir, ama önemli olan düştükten sonra daha güçlü bir şekilde kalkmayı bilmek ve emin olun ki bunu yapabilmenin en iyi yollarından biri de tecrübelerden ders almak!

İş hayatında, sosyal hayatınızdaki ikili ilişkilerde, hatta kendinizi gerçekleştirmek için hayalinize ulaşmaya çalışırken… Hatalar ve planlanmayan durumlar her insanın hayatında var. Önemli olan tüm bunlara “olumsuzluk” olarak bakmamak ve yaşadığınız her şeyden bugününüz ve geleceğiniz için bir ders çıkarmak. Pes etmeden, umutsuzluğa kapılmadan… Hayatta başarılı olmak için bilmeniz gereken sır işte tam olarak bu!

Hayattan çıkarılan ders, yaşadığınız olayın niteliğine ve sizi ne kadar etkilediğine bağlı. Yani sizi zorlayan ne kadar büyük bir durum yaşarsanız o kadar büyük bir hayat dersi çıkarabilirsiniz. Peki, yaptığımız hatalar ya da dış etkenlerden kaynaklı olan ve yaşanmasını istemeyeceğiniz bir durum karşısında nasıl dersler alıyoruz?

Dünyada milyarca insan var ve her insanın da gerçekleşmesini arzuladığı hayalleri mevcut. Hayalleri gerçekleştirmek için izlenmesi gereken adımları bilmek ve uygulamak, başarıya giden yoldur. Fakat bu yolculukta bazen yorulabilir ve yapılan hatalar nedeniyle planınızda aksamalar yaşayabilirsiniz. Elbette kimse aksamaya sebep olacak bir tecrübe yaşamak istemez, ama böyle bir tecrübe yaşarsanız da bunu sorun etmeyin. Çünkü “düşüş” olarak görebileceğiniz bu kısa dönemli olaylar, amacınızın ve bu uğurda yaptığınız işin ne kadar önemli olduğunu size bir kez daha hatırlatabilir.

Olayların geçici, çıkardığınız derslerin kalıcı etkileri olduğunu keşfederseniz zamanla bardağın dolu tarafını görmeyi öğrenirsiniz. Hayattan ders almaya başladığınızda eskiden “olumsuzluk” olarak adlandırdığınız şeyleri “ders” ya da “tecrübe” olarak adlandırmaya başlarsınız. Tecrübelere değer verdiğinizde onların sizin en iyi öğretmenler olduğunu göreceksiniz. Böylece bir işe girişmeden önce önlem almanıza ve elinizden gelenin en iyisini yapmanıza rağmen hata yaptığınız durumda hemen ayağa kalkmayı öğreneceksiniz. Çünkü bardağa dolu tarafından bakmanın önemini, hayattan ders ala ala keşfetmiş olacaksınız! Hatta bu sayede hata yapmaktan korkmayacak ve yaşadığınız her şeyin başarılı olma konusunda size yardım ettiğini net bir şekilde görebileceksiniz.

Bazen yardım almanız gerektiğinin farkına varırsınız. Evet; düşünceleriniz, bir işi gerçekleştirmek için yola çıktığınızda yaptığınız planınız, kısacası tüm hazırlıklarınız yolun başında kusursuz gibi görünebilir. Fakat bazen yola çıktığınızda, bazen de yola çıkmadan önce bir şeylerin eksik olduğunu fark edebilirsiniz. İstediğiniz her neyse onun sahibi olmak için bazen başkalarından, alanında uzman kişilerden yardım almanız gerekir. Unutmayın ki başarılı insanlar, iyi yaptıkları şeylerin eksik yanlarının da farkındadırlar ve yardım almaktan çekinmezler! Böylece yolun sonunda imkânsız diye bir şeyin olmadığını görürsünüz.

Sizin tarafınızdan ya da başkaları tarafından “imkânsız” olarak görülen çoğu şey aslında zihinsel engellerdir. Bu engelleri aşmak ise tamamen sizin elinizde. Kendinizi imkânsızlıklarla sınırlandırmamak için yapmanız gereken; kendinize inanmak, karar verdiğiniz şeyi yapmaya karar vermek ve tecrübelerinizden ders alıp hep daha iyisi için yol almak! İmkânsız olarak kabul edilmiş her şeyin mümkün olduğunu gördüğünüzde yeni bir şey yapmak ve daha fazla yol alabilmek için daha çok motivasyona sahip olacaksınız!

Ummadığınız koşullarla veya olaylarla karşılaşsanız da amacınıza ulaşmak için çalışmaya devam edin, başarılı olana kadar durmayın! Bu konuda en büyük yardımcınız ise tecrübelerinizden çıkardığınız hayat dersleri olacak! Ancak araştırmalar başarısızlıktan ders çıkarmanın önünde bir dizi duygusal ve bilişsel engel tespit ettiler ve bu engellerin üstesinden gelmek için somut adımlar belirlediler.

Önemli olan bir görevi üstlenmeden önce, diğer insanların başarısızlıklarına bakarak egoyu hatadan mümkün olduğunda uzaklaştırmayı öneriyorlar. Çalışmalarından birinde,  katılımcıların yarısı hatalarla yüzleşme oyununda kendileri oynamadan önce diğer insanların başına gelen olumsuz sonuçlardan ders aldılar ve bu başarısızlıklardan kendi öğrendiklerine oranla daha çok şey öğrendiler. Başka bir deyişle, kayak öğrenmek için yola çıktığınızda, kendi başınıza tırmanış yapmadan önce, yapılan yaygın hatalara dair tecrübeleri öğrenmek gerek.

          Kendi başarısızlık hikâyenizi paylaşın. İnsanlar kendi hatalarını, başarısızlıklarını saklama eğilimdedir. Bunun sebebi utanç duygusudur. Ancak başarısızlığı bir büyüme hikâyesi olarak anlatıp başarıya dönüştürmenin yolları vardır. 2018-2019 yıllarında yapılan bir dizi çalışmada; insanlardan, iş, fitness veya okul hayatı gibi farklı alanlardaki başarısızlıklarını başkaları için ilham verici hikâyelere dönüştürmelerini istedi. Bu çalışma başarıyı körükledi. Ortaokul öğrencileriyle başarısızlıklarını paylaşan lise öğrencileri daha iyi notlar almaya başladı. İlkokul öğrencilerine tavsiye veren ortaokul öğrencileri daha sonra kendi ödevlerine daha fazla zaman ayırdı.

Bu çalışmayı acilen Milli Eğitim Bakanlığımız uygulamaya koymalıdır.