“AMAN EVLADIM, BİRLİKTE OLDUĞUN KİŞİLERİN BEYİN DALGALARINA DİKKAT ET !”

30 okunma Temmuz 2021

Madde bağımlısı bir genç duygularını şöyle anlatmıştı: Okulla ev arasında devam eden sakin bir hayatım vardı. Yeni bir arkadaşla tanıştıktan sonra hayatım tamamen altüst oldu. Madde kullanıyordu, beni etkilemeye çalıştı. İlk zamanlar asla kabul etmem dedim ve reddettim. Annem bu kişiden uzaklaşmamı aksi takdirde ondan etkilenip hataya düşebileceğimi söylediğinde ona sert bir şekilde baktım ve ‘böyle bir şeye asla izin vermem, sen beni tanıyorsun’ dedim. Fakat arkadaşımla her görüşmemde ondan biraz etkilendiğimi fark ettim. Daha önce ona kızarken, artık madde kullanmasını doğal karşılıyor tepki göstermiyordum. Bir gün bana madde kullanmam konusunda ısrar etti ve bir kere dene bir şey olmaz dedi. Doğrusu ben de öyle düşünüyordum, bir kere denesem ne olacaktı ki sanki! Tamam dedim ve ona eşlik ettim… Fakat o günden sonra hayatımda hiçbir şey normal seyrinde devam etmedi, madde bağımlısı oldum, bırakmak istedim tedavi gördüm ama başaramadım…”

Çocukları ile ilişkilerinde sorun yaşayan anne-babalar, onların arkadaşlarının etkisi ile suça bulaştıklarını ifade ediyor ve bu konuda hangi önlemleri alabileceklerini soruyorlar.  Evvela şunu kabul etmeliyiz ki, arkadaş arkadaşın tutum ve davranışlarından fazlasıyla etkilenir. Özellikle ergenlik döneminde genç bireyler arkadaşlarını model alır ve onların davranışlarını birebir taklit ederler. 

İnsanın doğasını tanıyan ve onun kalbine hitap eden Resulullah şöyle buyurmuştur: “İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan kişiden ya bir miktar koku satın alırsın ya da ona yaklaştığında bu güzel kokuyu hissedersin.  Körük üfüren kimse ise ya elbisesini yakar ya da onda kötü koku duyarsın.” hayatını iyilik ve ihsan üzere sürdüren bir kişi içselleştirdiği bu değerlerin kokusunu çevresindeki kişilere de mutlaka yansıtacaktır. Siz bu kişi ile yakınlık kurduğunuzda onun göğsünde taşıdığı manevi enerjiyi bir şekilde hissedecek ve ortamdan istifade edeceksiniz. O nedenle Resulullah, dostlarımızı salih kişilerden seçmemiz konusunda tavsiyelerde bulunmuştur. Artık aileler  “Aman evladım, birlikte olduğun kişilerin beyin dalgalarına dikkat et !” diyecekler. Bundan sonra böyle uyaracağız çocuklarımızı. Hatta sadece onları değil, mümkünse kendimizi de.

 Nörobilim profesörü Dr. Moran Cerf’e göre uzun süre beraber olan kişilerin beyin sinyalleri birbiri ile uyum sağlayarak bir nevi senkronize oluyor. Hatta bazı vakalarda birebir aynı bile olabiliyormuş. Duyduk duymadık demeyiniz.

Bu Moran Cerf, gençliğinde bildiğiniz “hacker” ! Bunu resmen meslek edinecek derecede hem de... Bir gün fizikçi ve nörobilimci Crick ile tanışıyor. Koskoca bilim adamı benimle niye bu kadar ilgilendi diye şaşırırken bakıyor ki, adamın derdi bir hacker beyninin nasıl çalıştığını anlamak. Bu durum Cerf’i acayip etkiliyor. Tuhaf işini bırakıp fizik ve nörobilim okumaya girişiyor. On yıldır da, beyinle ilgili bilumum başka konuların yanında; “insanların karar alma süreçlerini “ inceliyormuş.

Öncelikle beyin röntgenlerini kullanarak insanların farklı olaylara tepki verdiklerinde hangi beyin bölgelerinin faaliyete geçtiğini tespit etmiş. Bununla da kalmamış, iki farklı insanın beynindeki senkronizasyonu incelemiş. Geldiği nokta şu : "Biriyle birlikte sürekli vakit geçirdiğinizde, her iki beyinde de uyum oluşuyor."

Mesela genelde birlikte vakit geçiren iki ayrı insana film özeti izletiyorlar. Bir bakıyorlar ki ikisinin de beyinleri aynı faaliyet kalıplarını izliyor. Hatta dahası var, "Sadece iki hafta sonra, aynı filmi izleyen, aynı kitapları okuyan, aynı tecrübeyi paylaşan ve sadece birbiriyle konuşan iki kişi; dil, duygu ve bakış açısında ortak kalıplar geliştiriyorlar." Bu yüzden, hayatta alabileceğiniz en doğru karar, kiminle  yani dostlarınız, iş arkadaşlarınız, eşiniz vakit geçirdiğinizi  insanları akıllıca seçmek.

Hani olur ya bazen, aslında kendisini seversiniz de, bazı huyları rahatsız eder sizi. Hah işte onlar çok tehlikeli. Çünkü o beğenmediğiniz alışkanlıklarını kopya etmeniz an meselesi. Bu sizi karaktersiz yapmıyor sakın alınmayın; beyin dalgalarınız sizden bağımsız uyum sağlayıveriyor onunkine.

Bu mantıktan bakarsak huysuz biriyle sürekli beraberseniz aynı huysuz tepkileri vermeniz, ya da sürekli şikayet eden karamsar biriyle devamlı vaktinizi geçiriyorsanız, sizin de olaylara aynı umutsuz gözle bakmanız çok olası. Sonra, “ Ben böyle değildim, ne oluyor bana? “ demeyin, 

Hele ki eşler söz konusu olduğunda durum iyice ciddileşiyor.  Hani bebeğin sarışın mı esmer mi olacağını belirleyen baskın olan genler misali, iyimser zihin mi, yoksa kötümser zihin mi baskın çıkıyor acaba?

İlla kötü etkileri değil, iyi etkileri de konuşalım. 
Hani derler ya, “Kimin yanında kendini ferah, kimin yanında sıkıntılı hissediyorsun?” diye. İşte o ferah hissettirenlere yapışın, asla ayrılmayın. Belli ki o insanların beyin frekansları, tertemiz, berrak, huzurlu ve size de o elektriği yolluyor.

Kimisi de, birer enerji vampiri.  Bu oluyor bazen. Yanından ayrıldığımda değil konuşacak, elimi kaldıracak halim kalmıyor. Sadece ses tonunu duyunca bile öyle hissettiklerim var, topuklayarak kaçasım geliyor onların yanından dedikleriniz oluyor mu? Konu öylesine derin ki, mesela bir annenin beyin frekansları bebeğini nasıl etkiliyor? Örneğin çok ağlayan, huzursuz bir bebeğin aslında derdi annesinin beyin dalgaları mı? Demek ki çocuklarımızın bazı tepkilerini şikayet ediyorsak, önce kendimizi sorgulayacağız. 

O zaman bunca akla ziyan televizyon dizisi tesadüf değil. Kötülüğün iyilikmiş gibi servis edildiği onca senaryo. Eli silahlı erkekleri, kötü kalpli entrikacı kadın karakterleri rol model yapmaya çalışan, örfümüzü, adetlerimizi, aile terbiye anlayışımızı saçma sapan gelin kaynana kavgalarına indirgeyen, içkiyi sigarayı buzlayıp her türlü şiddeti öne çıkartan hikayeler. İzlerken isyan edip, “edep ya hu” dediğimiz... Dengesiz insanları sırf reyting artırıyor diye iyice delirtip, o sahneleri defalarca yeniden yeniden gösteren magazinsel yayınlar. Almışlar ellerine kocaman bir enjektör, beynimize umutsuzluk zerk ediyorlar sanki. Biz de bunu dalga dalga birbirimize aktarıp köpürtüp duruyoruz.

Pir Sultan Abdal boşuna dememiş,

“Ne mutlu eğri zamanda 
Doğru yerde durabilene...”

Ayet bunu ne güzel özetlemiş. "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının; özü sözü doğru, samimi ve dürüst insanlarla beraber olun!" (Tevbe -119)  burada sadakât”, sözde ve özde doğruluk; dürüstlük üzerine kurulmuş samimi ve sağlam bir dostluk, içten bağlılık, kalp istikâmeti, samimiyet ve ihlas gibi mânalar ifade eder. Dürüst olmak, doğru muamelede bulunmak, sıdk ve ihlâs ile dostluk etmek, herhangi bir şahsî çıkar ve menfaat beklentisinden uzak ve her yönüyle Allah rızâsı için olan dostluk da sadâkattir. 

Okullarda hep “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” atasözü çok işlendi. 

            Hikmet ehli buyuruyor ki:

1- Âlimlerle beraber olanın ilmi artar.

2- Salihlerle beraber olanın, ibadete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu artar.

3- Fâsıklarla [açıktan günah işleyenlerle] düşüp kalkanın günah işleme cüreti artar.

4- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar.

5- Fakirlerle beraber olanın şükrü artar

          Yine Şeyh Sâdî; sâlih ve sâdıklarla ünsiyet netîcesinde meydana gelen “aynîleşme”yi “Gülistan” adlı eserinde temsîlî bir şekilde şöyle hikâye eder:

“Bir kişi hamama gider. Hamamda dostlarından biri kendisine temizlenmesi için güzel kokulu bir kil verir. Kilden, rûhu okşayan enfes bir râyihâ yayılır. Adam kile sorar:

-A mübârek! Senin güzel kokunla mest oldum. Haydi söyle, sen misk misin, amber misin?

Kil ona cevâben ?öyle der:

-Ben misk de amber de değilim. Bildiğiniz, alelâde bir toprağım. Lâkin, bir gül fidanının altında bulunuyor ve gül goncalarından süzülen şebnemlerle her gün ıslanıyordum. İşte hissettiğiniz, gönüllere ferahlık veren bu râyiha, o güllere âiddir.”

Ey beyin dalgaları temiz, berrak, iyimser insanlar... 
Yan yana durun, birleşin, bol bol birlikte vakit geçirin lütfen. 
Bu ülkenin, bırakın yüreğini, beyninden ne geçtiğinin bile farkında olan, onu kontrol edebilen, o nefis terbiyesini geliştirmiş bireylere ihtiyacı var.