Dünyada büyük devlet olan ve olma hedefine odaklanmış olan ülkeler, yer kürenin 30-40 senelik uzun dönemde ulaşabileceği gerçekleşmeleri üzerinde öngörüde bulunmakta ve çalışma yapmaktadır. Çin, Rusya, Hindistan vb. ülkeler kendi stratejilerini bu hedefler doğrultusunda şekillendirme yönünde adımlar atmaktadırlar. Bu çerçevede Türkiye 2050 yılı için Dünyanın genel görünümüne ilişkin bir öngörü ortaya koymuştur. 2023 yılında Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın yapmış olduğu bu çalışmanın yararlı olur düşüncesi ile bölge iş adamlarımızın görüşlerine sunmak istiyorum.
Yarının dünyası, ekonomik, sosyal, çevresel dengesizliklerle birlikte artan jeopolitik gerilimlere karşı yeni denge arayışlarına ve köklü değişim ve dönüşümlere işaret etmektedir. Yeni küresel düzenin ima ettiği 2050 görünümü, tamamen iyimser ya da tamamen kötümser bir tasavvuru aynı imkân dairesinde barındırmaktadır.
Gelişmiş ekonomilerin oluşturduğu güç merkezlerinin göreli ağırlığının azalacağı, uluslararası sisteme yeni oyuncuların katılımı ve stratejik ittifakların kurulmasıyla küresel düzenin daha kapsayıcı ve çok kutuplu bir çerçeveyle yeniden şekilleneceği, genç ve artan nüfuslarının yanında ekonomik büyüklükleriyle de Afrika ve Asya ülkelerinin ağırlık kazanacağı geleceğin dünyası, daha dengeli, adil ve uzlaşmacı bir görünüm arz edebileceği gibi, yeni üstünlük kurma çabalarının güç kazanabileceği daha çatışmacı olma risklerini de beraberinde getirmektedir.
Bugünün yapay zekâ uygulamalarının farklı bir teknoloji çağının kapısını aralayarak insanlığın geleceğini ve uygarlığı dönüştürüp şekillendirmesi, yeni bir bilimsel dalgayla beraber bilginin ve teknolojinin katlanarak gelişmesi muhtemeldir.
Yenilikçi teknolojilerin gelişim hızının artmasıyla 21’inci yüzyılın ortalarına gelindiğinde kitlesel üretim ve tüketim yapısının yerini büyük ölçüde üç boyutlu baskı, makine öğrenmesi, robotik, artırılmış gerçeklik teknolojilerinin gelişmiş türleriyle kişiselleştirilmiş, yerinde üretim ve tüketim yöntemlerine bırakması söz konusu olacaktır.
Teknolojik gelişmelere paralel olarak, veri ekonomisi ile entelektüel sermayenin hareketliliği önem kazanırken mekân bağımlılığı azalacak, görünmez ticaret olan hizmetlerin ön plana çıkmasıyla mal ticareti toplam ticaretteki geleneksel ağırlığını kaybedecektir. Bununla birlikte, yeni küresel ticaret haritasında ancak her iki alanda da rekabet edebilecek ve uluslararası sermayeyi bu alanlara çekebilecek ülkeler gücünü koruyabilecektir.
Yenilikçi teknolojilerin gelişimiyle, merkez bankaları dijital paralarının ekonomi genelinde hâkim değişim aracı haline gelmesi ve farklı para birimleri ile finansal enstrümanların kullanımının yaygınlaşması beklenmektedir. Tamamen dijitalleşme, paranın hedefli kullanımına imkân verecek ve böylece programlanabilir paralar devletler ve finans kuruluşlarınca hedefi dışında kullanıma izin vermeyecek şekilde hedefli kullandırılabilecektir. Kişisel verilerin güvenliği ve özel hayatın gizliliği çerçevesinde dijital paralar, ekonomik aktiviteyi tam olarak takip etme imkânı sunarak şeffaflık sağlayacak ve böylece kayıt dışılığın azaltılmasının önemli bir aracı haline gelecektir.
Yeşil ve dijital dönüşümle beraber yeni iş yapma biçimlerinin ve farklı mesleklerin ortaya çıkması, uzaktan, bağımsız ve esnek çalışmanın norm haline gelmesi muhtemeldir. Robotik ve yapay zekâ gibi dijital teknolojilerde sağlanacak ilerlemelerle işgücü piyasası tarihi bir değişim geçirecek, bu yüzyılın ortasında bazı meslek ve işlerin kazanması bazılarının kaybetmesi belirginleşecek, bazı meslek grupları ise ortadan kalkacaktır.
Gelecekte varlığını sürdürecek işlerin çoğunlukla insanların üstünlüklerini koruyabileceği özellikler gösteren sezgisel, duygusal ve sosyal zekâ, sosyal etkileşim, ortak akıl ya da sağduyu gerektirecek işler olması beklenmektedir. Meslekler dönüşürken bugün ismi dahi bilinmeyen pek çok yeni meslek ortaya çıkacak, düşük nitelikli işlere olan talep keskin bir şekilde azalırken sürekli eğitim ve beceri gelişimi daha önemli hale gelecektir.
Bu gelişmelere bağlı olarak eğitimde belirli bilgi ve becerileri öğretmeye odaklanmak yerine, bilgiyi en doğru yerden elde etme becerilerinin kazandırılması öne çıkacaktır. Analitik, sistematik, eleştirel düşünme, karar alma, sorun çözme, etkin iletişim kurabilme, çevreyle uyum becerisi ve liderlik gibi yetkinlikler edinilmesinin gelecekte daha çok önem kazanacağı öngörülmektedir. Eğitimin genelinde, dijital teknolojilerin ileri düzeyde kullanımı, kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleri, sanal ve artırılmış gerçeklik ve yapay zekâ uygulamaları yaygınlaşırken bireyin yetişmesinde yüksek donanımlı öğretmenlik ve yönderlik ile sosyal etkileşim önemini artırarak koruyacaktır. Geleceğin eğitim uygulamaları erişilebilirlik, çeşitlendirme ve kişiselleştirme üzerine odaklanacak, eğitim müfredatı yeni bilgi ve becerilerin geliştirilmesini önceliklendirecektir.
Bu çalışmanın devamını dergimizin gelecek sayısında sürdüreceğiz.