Serdar Aşğın bilinmeyenlerini ve özel yaşantısını anlattı

Temmuz-2024

Genç, başarılı ve inovatif iş insanı; Serdar Aşğın bilinmeyenlerini ve özel yaşantısını anlattı
Yaratıcı ve inovatif fikirler çağımızın iş dünyasında sarsıcı bir etkiye sahip. Girişimciler yeni iş modelleri, geliştirdikleri ürünler ve hizmetler ile tüm dünyada ekonomik büyümenin ve toplumsal gelişimin fitilini de ateşlemektedir. Bu ayki röportajımız da başarılı bir girişimin sırlarından iş fikrini hayata geçirme sürecine, yola çıkarken iş modelini doğru kurgulamanın ne kadar önem taşıdığına ve girişimcilikte en can alıcı unsurlardan birinin “değer yaratmak” olduğu gibi farklı fikirleri bulacaksınız. ‘İnanmak başarmanın yarısıdır’ tezinin gerçek olduğunu da yüreğiniz de hissedeceksiniz. Hayal gücü ve yaratıcılığı gelişmiş, üretken, özgüvenli, sabırlı, inatçı kişiliğe sahip olduğunu onunla konuştuğumuzda rahatlıkla anlayabildiğimiz Serdar Aşğın’ın, ekip çalışmasına yatkın, kriz zamanlarında soğukkanlı, motivasyonu yüksek olmasının da başarısının arkasında yatan önemli gerçeklerden olduğunu gözlemledik. “Öngörüsü olan ve cesaret eden kazanır” cümlesinin altını çizen 40 yaşındaki genç iş insanımızın bizimle paylaştıklarını okuyan özellikle sıfırdan girişimcilik yapmak isteyen gençlerimiz geleceği nasıl algılamaları ve hedeflerine yönelik yol haritalarını nasıl çizmeleri gerektiğinin ipuçlarını bulacaklardır. Net ve güçlü bir vizyona sahip bakış açısıyla, sağlam iş planlarıyla çalışmalarını sürdüren Serdar Aşğın’ın başarı hikâyesin de bu kişinin içindeki yeniliklerin öncüsü olabilme tutkusunun, bir ressamın, heykeltıraşın ya da bir yazarın tutkusu gibi olduğu mesajını algılayacaksınız. Başkalarının görmediği, göremediği fırsatları görüp, bunları iş fikrine dönüştürmesi, risk alması, ilk adımı atabilmesi özellikleri arasında yer almaktadır. Pratik zekâsıyla iyi bir karar alıcı olan, zeki, hızlı düşünebilen, olgun, dengeli, hayal gücü ve öngörüsü bulunan, çok yönlü, kendini sosyal, kültürel ve ekonomi alanlarında bilgisi ile geliştiren Serdar Aşğın aynı zamanda kolay dostluk kurabilen ve sempatik görünümlü kişiliğiyle de dikkat çeken bir isim oldu. Hem kendi geleceğinin hem işinin ya da şirketinin geleceğini doğru analiz eden, mantıklı sonucu önceden bilen yani önsezisi çok güçlü olduğu için piyasa boşluklarını görüp o yönde karar alan, hatalarını tarafsız bir gözle değerlendiren Aşğın, yaratıcılık yeteneğini gereğince kullanarak önü açık bir şekilde hedeflerine doğru yürüyor. İlerlemek isteyen her girişimcinin temel adım niteliğinde dersler çıkaracağı yaşam hikâyemizi keyifle okuyacağınıza inanıyoruz.  İşte kariyer ve özel hayatı ile ilgili sorularımızı içtenlikle yanıtlayan Serdar Aşğın’ın okuyucularımıza özel röportajı… SİZİ TANIYABİLİR MİYİZ? Aslen Ceyhan Kurtkulağı Köyü'nden olan ailemin dört çocuğunun ilk evlatları olarak 1984 yılında İskenderun’da doğdum. İskenderun Teknik Lisesi Makine Bölümü’nü bitirdikten sonra Üniversite sınavlarında Mustafa Kemal Üniversitesi Makine Teknikerliğini kazandım. Ardından Çukurova Üniversitesi Teknik Öğretmenlik bölümüne geçiş yaptım. Buradan mezun olduktan sonra devletimizin tanıdığı haktan yararlanarak bir süre sonra Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde okuyarak mezun oldum. Evli ve üç çocuk babasıyım. ÇOCUKLUK YILLARINIZDAN BAHSEDER MİSİNİZ? Babam İbrahim Aşğın Sudi Arabistan’da oto tamirciliği yapardı. 30 yaşıma gelene kadar babamı çok az gördüğümü söyleyebilirim. Evin en büyüğü olduğum için özgüveni ve sorumluluk duygusu çok yüksek bir şekilde yetiştiğimi söyleyebilirim. Okul zamanları dışında beyaz eşya servisinde, limanda, oto ve motor tamircisi gibi işlerde çalıştım. ÇOCUKLUK DÖNEMİNİZİN OYUNLARINDAN OYNAYA BİLDİNİZ Mİ? İskenderun’un Yunus Emre Mahallesi’nde amcamlarla birlikte otururduk. Geniş havlusu olan evde kalabalık aile içerisinde büyüdüm. Mahalle arkadaşlarımla o günün oyunlarından kısıtlı bir şekilde oynayabilirdim. Çünkü erken bir şekilde iş sahibi olarak aileme destek olmanın sorumluluğu omuzlarımda vardı. Babamın yurtdışından gönderdiği paraların elimize ulaşmasında gecikmeler olduğu için geçim sıkıntısı yaşayabiliyorduk. Bu yüzden de çalışma hayatının sürekli içerisinde yer aldım. Mahallede yapılan inşaatlardaki kum, çimento, tuğla, briketlerin katlara taşıma işini kabala alarak harçlığımı çıkartırdım. Mahallemizde bulunan motor tamircisinin yanında çırak olarak çalıştım. Hatta babama ait evdeki anahtar takımlarını kullanarak mahallemizdeki çocukların bisiklet ve motorlarını ücret karşılığı tamir ederek kazanç elde ederdim. Elim bu tür işler yatkındı. Sizinle bir anımı da paylaşmak istiyorum. Babam Arabistan’dan kutular içerisinde kardeşime ve bana bisiklet getirdi. Sevincimden sabaha kadar uyumadım ama boş da durmadım. Kendi bisikletimin montajını yaparak sabah erkenden sokakta binmeye başladım. Babamın diğer bisikleti montaj için götürdüğü tamirci küçücük yaşımda bisikleti montajlayabilmeme şaşırmıştı. Zaten o gün işyeri sahibi bana yanında çalışmam için teklifte bulundu. Bende boş zamanlarımda yardıma giderdim. OKUL YILLARINIZ NASIL GEÇTİ? Meslek Lisesinin metal bölümünde okumaya başladım. Notlarımın ortalaması çok iyi olduğu için İskenderun Teknik Lisesi Makine bölümüne geçiş yaptım. Döner sermayeden öğrencilere para ödendiği için mesai saatleri dışında okulda da çalışırdım. Ayrıca mesleki bilgimin çok iyi olması nedeniyle tanıdığımız ailelerin evlerinde ihtiyaç duydukları pencere, korkuluk gibi demir doğrama işlerini yapardım. Bu arada zorunlu olan stajımı İskenderun Limanı’nda gerçekleştirdiğim dönemde çok güzel bir çevre yakaladım. Hatta bir şirkete ait tekne onarımı işini aldım. NASIL OLDU? Sakarya’dan gelmiş olan müteahhit Veysel Bey limandaki tersane de kiralama yöntemiyle bir teknenin bakım ve onarımı işini almıştı. Ben de o sıralar kaynak bölümünde stajyerlik yapıyordum. Çalıştığım bölüme gidip gelirken bu iş insanı ile de tanışma fırsatını yakaladım. Stajım bittikten sonra işsiz kalmak istemediğim için iş arayışındaydım. Yeni tanıştığım Veysel Beye, durumu anlatarak staj sonrası çalışmak istediğimi söyledim. Telefon numaramı da kendisine kayıt ettirdim. Bir gün Veysel Beyin stresli ve telaşlı olduğunu gördüm. Sanki çaresizlik içerisinde ne yapacağını bilemez durumdaydı. Yanına yaklaşarak sorunun ne olduğunu sordum. ‘Sorma çocuk, onarım işi için kurduğum kadrodaki elemanlar yurtdışına çalışmaya gidiyorlarmış. O nedenle gelmeyeceklermiş. Ben şimdi ne yapacağım. Taahhüttüm de var. Gününde yetiştiremezsem para kazanmaktan vaz geçtim bir de üstüne karşı tarafa tazminat ödemesi yapmak zorunda kalacağım’ dedi. O anda işi benim ve arkadaşlarımın rahatlıkla yapabileceğini düşündüm. Hemen kendisine teklif sundum. Kadromu kurarak en kısa sürede işi bitireceğimizi söyledim. Şaşırdı ama çocuk yaşta olduğum için pek güvenmedi. İŞİ ALDINIZ MI? Başka şansları yoktu. Teklifimi kabul etti ama önce ekibi kurmamı ve kendisinin de görmesi gerektiğini söyledi. Büyük bir sevinçle teklifi arkadaşlarımla paylaştım. 24 saat içerisinde on bir kişiden oluşan kadroyla Veysel Beyin yanına gittik. Şüpheyle yaklaştığını hissettik ama çaresizdi. Bu nedenle de ihtiyacımız olan iş elbiselerini bizlere aldı. Konteyner içerisinde sakladığı makine ve ekipmanları da teslim ederek çalışmalara başlamamızı istedi. Kendisi kısa bir süre sonra da Sakarya’ya döndü. Yaklaşık 10 gün ne aradı ne sordu. Benim işle ilgili bilgi vermek için telefon aramalarıma ise cevap vermiyordu. Merak ediyordum ancak biz arkadaşlarla hızlı tempoyla çalışarak işin yarısını bitirmiştik. Onuncu gün beni aradı ve kalp krizi geçirmesi nedeniyle hastanede yattığını, taburcu olunca hemen İskenderun’a geleceğini söyledi. Nitekim taburcu olduktan üç gün sonra yanımıza geldi. Yapılması gereken işin çoğunun bittiğini görünce şaşırdı ama sevincini de gizleyemedi. Bu arada yanında başımızda durması için elemanlar getirmişti. Bu durum canımı sıktı. Onunla yaptığım özel görüşmede beraberindeki insanlara ihtiyaç olmadığını ve tam aksine çalışan arkadaşlarımın tedirgin olacağını söyledim. Oda kabul etti ve elemanları geri gönderdi. Daha hırslı çalışarak 2-2,5 aylık işi bir buçuk ayda tamamlayarak teslim ettik. Paramızı da fazlasıyla ödedi. İş yaşamımdaki ilk önemli görevimi de başarıyla tamamlamış olmanın gururunu, sevincini yaşadım. ÜNİVERSİTE DÖNEMİNİZİ DE ANLATIRMISINIZ? Üniversite hayatımda da çalıştım. Zeytin kırma makinası dahi yaptım. KONUYU AÇAR MISINIZ? Mevsimi geldiğinde evde zeytin kırma işine sürekli yardım etmek zorunda kalıyordum. Kırım işini de elimize aldığımız taşla yapardık. Üniversite de ise tez hazırlamam gerekiyordu. Ben de hafızamda yer edinmiş olan zeytin kırma işini makineleştirmek amacıyla tez konum olarak seçtim. Tanıdığım insanlara giderek çamaşır makinesi motoru, kayış başta olmak üzere ihtiyacım olan malzemeleri temin ettim. Montajını tamamladıktan sonra birkaç kez çalıştırarak yaşanan aksaklıkları da giderdim. Ortaya çok ilgi çekici ürün çıktı. Bu arada İtalya’dan gelen bir üretici firma ekibinin okulumuzu ziyaretleri sırasında hocalarım yaptığım makineyi onlara tanıttı. Daha test aşamasındaki zeytin kırma makinesini çok beğenen İtalyanlar beni ülkelerinde çalışmamı istediler. Tüm masraflarımı karşılayacaklarını söylemelerine rağmen ailem gitmeme izin vermedikleri için İtalya yolculuğu başlamadan bitti. Bu arada kendi masraflarımı karşılayabilmek amacıyla okuldaki hocalarımın arabalarını yıkar, pasta ve cilasını yapardım. Yani üniversite yaşantımda sürekli çalıştığım bir dönemdi. SÜREÇ NASIL DEVAM ETTİ? Üniversiteyi bitirdikten sonra 2003-2005 yılları arasında amcamın yanında Tebo firmasında, 2005-2009 arası Ekinciler’de, 2009’dan 2016 yılına kadar MMK da çalıştım. Şirketin tüm yatırım sürecinde yer aldım. Profesyonel yöneticilik yaptım. Dilovası’nda iki yıl kadar yatırım yöneticisi olarak görevde bulundum. Ardından tekrar Dörtyol’a dönerek çelikhanenin yeniden çalıştırılması sürecinde görev aldım.  2016 yılının sonunda da kendi işimi kurdum. KENDİ İŞİNİZİ KURMA PLANLARINIZ NE ZAMAN OLUŞTU? MMK da çalışırken dışarıya projeler çizer, tasarımlar yapardım. Verdiğim hizmetten memnun kalan bir firma işin uygulamasını da benim yapmamı istedi. Teklifi çok iyi ama sağlıklı bir şekilde değerlendirmem gerekiyordu. Çünkü insanın konfor alanını terk etmesi gerçekten zordu. ‘Acaba bu iş biterse başka projeler, uygulamalar gelir mi?’ diye kendi kendimi sorgulamaya başladım. Aynı zaman da elde edeceğim kazancımı artısıyla eksisiyle göz önünde tuttum. Sonunda İskenderun Limanı içerisinde kurulacak olan deponun teknik danışmanlık ve uygulamaya geçirilmesi sürecinde de bulunmaya karar verdim. 

ŞİRKETİNİZİ KURDUNUZ MU? İskenderun Limanı’ndaki depo kurma işini yaparken farklı tekliflerde almaya başladım. Bu yaklaşımlar geleceğe yönelik işlerin gelişeceği sinyalini veriyordu. Bu nedenle de MMK’daki görevimden ayrıldım. Önce arkadaşıma ait şahıs şirketiyle işleri yürütmeye çalıştım. İşler gelişince eşimin için de yer aldığı Özbe Teknik ismiyle limitet şirketimizi ortaklı olarak kurduk. GİRİŞİMCİLİĞİNİZ SIRASINDA NE GİBİ ZORLUKLAR YAŞADINIZ? Limandaki işleri bitirdikten sonra Dilovası’na gittim. Ortağım da Kocaeli’nde yaşıyordu. Oradan destek oluyordu. 2019 yılından itibaren de farklı sektörlerden danışmanlık, fabrika kurulumu, bakım ve revizyon işleri almaya başladım. Hepsi büyük kapasiteliydi. İmalat işleri de gelmeye başlayınca atölye kiraladım. Bir yandan projeler çiziyordum diğer yandan fabrika kurulumu için imalatlar yapıyordum. Yaşadığım yoğunluk nedeniyle evimi dahi Dilovası’na taşıdım. Biryandan da İskenderun’daki işleri takip ediyordum. Çok yorucu bir süreç yaşadım. Ortak olduğum kişi ağırlıklı olarak lojistik sektörüne yönelmeye başlayınca yeterince destek veremez duruma geldi. Bunun üzerine anlaşmalı bir şekilde ortaklıktan ayrılarak 2020 yılında şirketin hisselerini aldım. TEKRAR BU BÖLGEYE NEDEN DÖNDÜNÜZ? Bölgemizden çok yoğun şekilde teknik danışmanlık talepleri gelmeye başlayınca yol ayrımına girdim. Bir yeri tercih etmem gerekiyordu ve ben de burayı tercih ettim. Ofisimi, üretim için atölyelerimi kurdum. Marmara Bölgesi’ndeki işlerimiz de devam ediyor. Bu arada Adana Ceyhan OSB’de 30 bin metrekareye yakın arazi alarak kendi tesisimizi kurma çalışmalarını başlattım. 11 milyon dolarlık yatırımımızı tamamladıktan sonra Dörtyol, Ceyhan, Adana, Gebze de bulunan dört adet atölyemizi tek çatı altında toplamayı planlıyorum. Ağır sanayi sektörüne daha güzel şartlarda partnerlik yapacağız. Şuanda Ceyhan OSB’nin de teknik danışmanlığını yürütüyorum. GELECEĞE YÖNELİK HEDEFLERİNİZ NELER? Elbette her geçen gün daha da yaklaştığımız büyük hedeflerimiz var. Paydaşlarımıza yarattığımız ekonomik faydalar ve yatırımcılarımıza sağladığımız hızlı büyümeyi başarı olarak saymamız yanlış olmayacaktır. Uzun vadede Avrupa standartlarında üretim yapan bir firma olacağımıza inanıyorum. Tüm plan programlarımızı bu çerçevede yaparak adımlarımızı ona göre atıyoruz. Şuanda 223 kişinin istihdam edildiği firmamız da orta vadede 500, uzun vade de ise en az 1000 kişiye iş imkanı sağlayan bir yapıyı kurmak istiyoruz. Hem mektepli hem alaylı olduğum için, dünyanın birçok ülkesinde çalışmaların nasıl bir işleyişle yapıldığını biliyorum. Yurtiçi ve yurtdışı üretim ağımızı da genişletmek istiyorum. Özellikle de Avrupa ülkelerinde kuracağımız üretim ağıyla ülkemize ciddi miktarlarda döviz girdisi kazandıran bir firma olacağız. Büyük işlere imza atarak Türk girişimcisinin başarısını ortaya koyacak şekilde mücadelemi vereceğim. Yani uluslararası düzeyde kabul görecek teknolojik makine prosesini yapan firma olmak istiyoruz. Bu süreçte AGN Teknik diye firmamızı da kurduk. Bu çatı altında yurt dışından Türkiye disprötürlüğünü yaptığım İngiltere ve İtalyan firmaları var. Özel kaynak telleri, özel toz altı ve CNC kaynak makinelerinin satışını yapıyoruz. KENDİ TESİSİNİZİ KURMA DÜŞÜNCENİZ NASIL OLUŞTU? MMK da çalıştığım dönemlerde yurtdışı gezilerimde oradaki üretici firmaları ziyaret ettiğimde çalışma sistemlerini inceledim. Elde ettiğim bilgiler ışığında yurtdışından ithal ettiğimiz makinaların bazı aksamlarını üretebiliyoruz. Neden oradaki üretici firmalar gibi kendi makinalarımızın bütün parçalarını üretemeyelim? Sorusunu sorarak girişim hamlemizi gerçekleştirdik. Belki kısa sürede olmayacak ama mutlaka Avrupa standartlarında üretim yapan bir firma olacağımızdan kuşkum yok. Zor gibi görünse de tüm engelleri aşacağız ve hedefimize ulaşacağız. FARKLI ÜLKELERLE ÇALIŞIYOR MUSUNUZ? Yurtdışında Azerbaycan, Polonya, Rusya, Irak, Cezayir gibi ülkelere lojsitik iş makinalarının, ağır sanayi makinalarının tasarım ve imalatını son teknolojilere uygun bir şekilde yaparak gönderiyoruz. Enerji, demir çelik ve limancılık sektörlerin de yer alan firmamıza Çin’deki bir şirket ortaklı bir şekilde fabrika kurma teklifinde bulundu. Plastik sektörüne yönelik yaklaşık 100 milyon dolarlık yeni yatırım için görüşmelerimiz devam ediyor.     
SİZCE GİRİŞİMCİLİKTE NASIL BAŞARIYA ULAŞILIR? Bir girişimci önce kendisinin güçlü ve zayıf yönlerini bilmelidir. Buna göre kendini geliştirmeli, ekibini buna göre kurmalıdır. Doğru yer ve zamanda cesur adımları atabilmelidir.  Riskleri her yönüyle hesaplamalıdır. Yılmadan denemeye devam etmeli, düştükleri yerden öğrenerek, gelişerek kalkabilmeli ve hatalarından ders çıkartabilmelidir. Girişimciler çözüme değil probleme âşık olmalıdır. Problemi tanımlamak yetmemeli, bunu olabildiğince basit ama ölçeklenebilir bir iş modeline dö-nüştürmek de gerekiyor. Yeni teknolojiler ile ya da başkalarından aldığı ilham ile çözüm değişebilir ve değişmelidir de. Stratejilerini erken aşamalarda düşünmek ve planlamak önemlidir. Girişimlerini başlatmadan önce hedeflerini belirlemeli ve nasıl bir çıkış stratejisi izleyeceklerini kurgulamaları gerekiyor. İlk günden itibaren planlanmaya başlanmalıdır. Nereye varmak istediklerini baştan belirlemelidirler. GİRİŞİMCİ ADAYLARINA BİR MESAJINIZ VAR MI? Benim gibi girişimciliğe soyunmak isteyenlere söylemek istediğim bazı şeyler var. Ellerine bir kâğıt alsınlar, 10 sene sonra ne yapmak istiyorsalar yazsınlar ve katlayıp bir kenara koysunlar. Kimseyle de paylaşmasınlar. Zaman zaman o kâğıda bakarak tekrar değerlendirsinler. Böylece düşüncelerini netleştirme imkânını bulurlar. Sonra yavaş yavaş değiştirsinler. İlgi alanlarının farklılaşıp farklılaşmadığını, dünyanın neye ihtiyacı olduğunu görsünler ve bu noktada kendi becerilerini iyi tartsınlar. Ona göre kendilerine yol çizsinler. Başkalarının çizdiği yolda özgüvenlerini kaybedebilirler. Bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük, özgüvenini kaybetmektir. Hata yapmaktan asla korkmasınlar. İnsan hatasıyla var olan bir canlıdır. ‘Düşen değil, kalkmayan kaybeder ’düşüncesiyle, prensibiyle, üretken, yenilikçi olsunlar. Korkularından sıyrılsınlar. Bu ülkenin yenilikçi, üretken ve çalışmaktan yılmayan gençlere ihtiyacı var. Çevrelerine faydalı olsunlar. El uzatmaktan, el tutmaktan korkmasınlar. Birlik olsunlar, ekip çalışmasını önemsesinler. Bilgilerini paylaşsınlar. Muhakkak bilgi odaklı yaşasınlar. Çevrenin ve doğanın kıymetini bilsinler. KENDİNİZİ NASIL TANIMLARSINIZ? Enerjik, Kazanmayı Seven, Sorumluluk Duygusu Olan, Detaylara Odaklanan, Zamanı İyi Değerlendiren, Takım Oyununu Seven, Kuvvetli İlişkiler Sayesinde Karşısındakine Güven Veren, Çözüm Odaklı ve Başarı Tutkunu bir insanım. Üretimde lokomotif bir tarafım var. Bir şeye inandıysam, hedefi zorlarım. Özel ve iş hayatımda, insan ilişkilerimde hep neden sonuç ilişkisini baz alırım. Hayatta alma-verme dengesini, enerjisini çok önemsiyorum. Dolaysıyla bu enerji, iletişimi kuvvetlendiriyor diye düşünüyorum. Yenilikçiyim. Merhametimi hep yanımda taşırım. Her yeni gün benim için yeni bir umuttur. Affediciyim. Kendimle barışığım. Pozitif bir insanım. Organizasyon ve zamanı yönetme becerim hayatımı her daim kolaylaştırıyor. Eğer yeni bir şey benim mantığıma uyuyorsa bir öncekini değiştiririm. KARŞILAŞTIĞINIZ ZORLUKLARI NASIL AŞIYORSUNUZ? Zorlukları aşmak için, ilk olarak onu tarif etmeye, nedenlerini anlamaya ve her bir parçasının nasıl etkileştiğini anlamaya çalışırım. Sonrasında, çalışma arkadaşlarımla birlikte zorluğu aşmak için çözümler ararım ve kullanılabilir fikirlerin bir listesini oluştururum. Bu, zorluğun nereden kaynaklandığını ve sebeplerini anladıktan sonra ürettiğimiz çözümün en uygununu seçerek stratejilerimizi ve planlarımızı uygularız. Bu yaklaşımım, zorlukların üstesinden kolayca gelmemi sağlar. BAŞARINIZIN SIRRI NEDİR? Başarı bence kişinin kendi öngördüklerini, hedeflediklerini kabul görülür bir zamanda gerçekleştirmesidir. Başarıya bir bütün olarak bakılmalıyız. Aile, iş, sosyal yaşam, finans ve özel hayat yani hobilerimiz dâhil tüm yaşam sürecimizi bir kategoride düşünerek değerlendirmemiz gerekiyor. Başarı için bir hayat felsefesine ihtiyacımız var. Bir pusula gibi, buna inanmalıyız, vazgeçmeden hedefe ulaşmalıyız ve sürekli kendimizi geliştirmek suretiyle değişime ayak uydurmalıyız. Yaptığınız işin her alanına hâkim olmak zorundayız, en ufak detayları bile kaçırma lüksümüz yok. Yalnız şunu gözden kaçırmamalıyız. Bir başarmak, bir de kazanmak var. İkisi de aynı şey değil. Çoğu insan kazanmak için uğraşıyor. Kazanırken hedefe giden yolda her şey mubah olabiliyor. Ama başarmak için uğraştığınız zaman bir kurumsal yapı oluşturuyorsunuz, günlük kazançların peşinde koşmuyorsunuz. Daha etik ve insani değerlere uygun şekilde hareket ettiğiniz zaman, başarı geliyor. Hedefleri belirleyerek, hayal kurarak, azim ve sabır göstererek, çok çalışarak, öğrenmeye açık bir şekilde yaklaşarak başarıyı yakaladığımı söyleyebilirim. Süreçleri yönetirken, stratejik bir plan geliştiririm ve her adımın zamanında tamamlanmasını sağlamak için sıkı bir takip mekanizması kurarım. 
ŞU AN HAYAL ETTİĞİNİZ NOKTADA MISINIZ? Yolculuğunuzda ne kadar çok gelişmelerden haberdar olursanız, vizyonunuz o kadar çok açılır. Farklı konuların, farklı sektörlerin, farklı bakış açılarının ve farklı görüşlerin büyük bir zenginlik olduğunu düşünüyorum. Hem kişisel gelişim hem de iş hayatı ve yetkinlikler açısından çok kıymetli. Şu anda bulunduğum nokta belki birçok insanı çok mutlu eder. Ama ben öyle kolay duracak veya tatmin olacak bir kişiliğe sahip değilim. Ulaşmak istediğim çok fazla hedeflerim var, bunları gerçekleştirmeye çalışıyorum. Onlara odaklanıyorum. Bana göre, öyle bir nokta yok. HAYATTA BİR PİŞMANLIĞINIZ VAR MI? Pişmanlığın olmadığı bir hayat yoktur. Bana göre pişmanlıklar, yeni bir öğrenme şeklinin başlangıcıdır. Herkesin hayatında olduğu gibi benim hayatımda da var. Ama bunları hep öğreti olarak algılamışımdır. Dün yaptığımı o gün doğru görüp yaptığım şeyler bugün bana başka kapılar açmıştır. Ben hayatımın tüm kararlarıyla kendimi seven ve kabul eden bir insan olduğum için eğer bir pişmanlık varsa o da benim hatam veya o günün doğrusu olarak algılarım, pişmanlık olarak değil. O günün doğrusu oydu ve o kararı aldım. Ama bugün beni ben yapan da dün verdiğim yanlış kararlar olduğunu düşünüyorum. HAYATINIZIN OLMAZSA OLMAZI DEDİĞİNİZ ŞEYLER NELERDİR? Ailem, dostluklarım ve işim. YOĞUN İŞ TEMPOSUNDA AİLE VE ÇOCUKLARINIZA YETERLİ VAKİT AYIRABİLİYOR MUSUNUZ? Zamanda yeterlilik nedir bilmiyorum, ama herhalde oldukça az zaman geçirdiğimi söyleyebilirim. Zaman olarak bakmak yerine paylaşım olarak bakarsak doyurucu zaman geçiriyorum ailem ile. Bence yönelilmesi gereken soru şu olmalı : “ Kendinize yeterince zaman ayırıyor musunuz? “ Sorun aileden çok insanların kendilerine zaman ayırmamalarıdır.
EN ÇOK NEYE KIZARSINIZ? İşini yapmayan insanlara, eksik bilgiye ve yalan söylenmesine asla tahammülüm yok. HAYATTA EN SEVİNDİĞİNİZ AN? Başlangıçlar, yeni bir şeyi üretmek, bir şeyi başarmak çok mutlu ediyor. GENÇ BİR İŞ ADAMI OLMANIN AVANTAJLARI                 VE DEZAVANTAJLARI NELERDİR? Aslında artık yaşım ortalama insan ömrünün yarısına geldiği için ticari faaliyetlerde genç olmanın dezavantaj yarattığı yaşları geçtim. Dezavantajı olduğunu düşünmüyorum. Avantajı çok çünkü bana özgüven ve sorumluluk duygusu verdi. İnsanların kendine güvenmeleri gerekiyor. Hedefler koymak çok önemli. Bunlar da kısa vadeli değil uzun vadeli olmalı. Geriye dönüp baktığımda çok genç yaşta kendi şirketimi kurdum ama hep aktif bir çalışma hayatım vardı. Piyasada sadece yaşıma odaklananlara yaptığım işleri kanıtlayarak kendimi tanıtmam, adımı, markamı ezberletmem biraz uğraştırdı tabi. Bunu başardıktan sonra o dezavantajların hepsi avantaja döndü. Genç yaşta bazı şeyleri başarmanın takdirini topladım, insanların bakış açısı değişti ve bu da yaptığımız işlerin hacminin artmasını sağladı. Şu anda piyasayı daha iyi okuyabiliyor, yaşımın vücut direncimin bana sağladığı güçle daha aktif çalışabiliyorum. En verimli zamanlarımı çok tecrübeli halimle yönetebiliyorum. Bu gerçekten yaşadığım dönemde bana büyük avantaj sağlıyor. Aynı zaman da teknolojiye, genç beyin olduğum için  hızla uyum sağlaya biliyorum. ELİNİZDE SİHİRLİ BİR DEĞNEK OLSAYDI, DÜNYADA NEYİ DEĞİŞTİRİRDİNİZ? Adaleti sağlamak isterdim. SON OLARAK NE SÖYLEMEK İSTERDİNİZ? Herkes önce kendisine yatırım yapsın. Üretsinler, kazansınlar, kazanmanın mutluluğunu yaşasınlar. Yaşadıkları bu mutlulukla başkalarına üretmeyi öğretsinler diyorum. Çünkü her şey sizinle başlıyor. Eğer siz kendinizi seviyorsanız, anlıyorsanız, iyi ölçüp tartıyorsanız kazanımlarınızı toplumdaki her birey için de kullanıyorsunuz demektir.  

Habere Ait Resimler