Hayatınız boyunca kendinizi geliştirmek için yüzlerce şey okumuş, araştırmış, öğrenmiş olabilirsiniz. Ama en önemlisi nedir biliyor musunuz? Öğrendiğinizi uygulamak! Çünkü çok edilgen bir eylem olan bilmek tek başına bir hiç! Hayati bir ifadesi bulunmuyor.
Bir de insan yaşamının en heyecan verici ve özel yanı hayal gücüdür. Hayal edebilmek zihinsel bir işlevdir, daima aktif olmak ister. Elbette ki hepimiz çizgi üstü hayaller gerçekleştiremeyiz, sıra dışı hayallerin peşinde koşamayız; ama en azından hayatımıza anlam katacak, yön verecek bir hayalin peşinden koşabiliriz.
Dünyada pek çok başarılı insanın yaşamlarını incelediğimizde, hedeflerine ulaşmak için hayal güçlerini aktif olarak kullandıklarını görebiliriz. Bu yüzden de kendimizi tanımamız, kendi hayallerimizi kurmamız lazım. Hayallerinize tutkun değilseniz, üzgünüm hiçbir zaman isminiz prestij etkisi yaratmayacaktır. Tutkunu olmadığınız bir hayali layığıyla gerçekleştiremezsiniz. Oysa tutkularınızla hayalinizin verdiği o kıvılcımı bir kez hissettiğiniz andan itibaren, bir daha asla geri dönüşü olmayan bir yola girersiniz. Kendi hayalinizi kurduğunuz o çok mucizevi andan itibaren sizi kimse tutamaz. Önünüze barikatlar koysalar uçarsınız, düşseniz tekrar kalkıp koşarsınız. Bağlasalar bile duramazsınız. Çok çalışırsınız, hayalinizi gerçek kılarsınız. Tabiki eninde sonunda mutlaka başarıyı yakalarsınız.
Demek ki; öncelikle kendi hayalimizi yaratmanız gerekiyor. İnsan ancak hayatını adadığı hedefleriyle varlığını değerli kılabiliyor, peşinde koştuğu hayalleriyle hayatta iz bırakabiliyor.
Bu ay da sizlerle hayatına anlam katmak, arkasında iz bırakmak isteyen bütün insanlar gibi; bir hayalin, bir hedefin peşinde koşturan genç iş insanı ile yaptığımız röportaj paylaşacağız. Bu hikâyenin kahramanı GEZSAN Plastik Firması’nın sahibi Fadıl Burak Gezmen. O yeteneklerini gelişen ve değişen teknolojilerle destekleyerek hayat yolculuğunda kendi alanlarında öne çıkan ve gelecek nesillere rol model olan isim haline gelmek istiyor. Yaşamına dokunanları, hedeflerini ve çocukluğundan bu yana sahip olduğu dünya görüşünü Rapor Dergisi’ne anlatan Gezmen’in başarıya uzanan hikâyesinde kariyer yolunda onlarca defa reddedilmek gibi başarısızlıklarda bulunuyor. Ancak her başarısızlığı başarılı olma yolunda ufak bir tümsek olarak görerek asla pes etmiyor, vazgeçmiyor ve güçlü bir şekilde geleceğe umutla, azimle yelken açıyor.
Şimdi söz, değişimin gücünü keşfeden, kendi mucizelerini yaratan genç iş insanında... Çok mütevazı, çok dost, çok arkadaş canlısı yaklaşım gösteren Fadıl Burak Gezmen’e her şeyi sorduk, o da içtenlikle yanıtladı. Bir solukta okuyacağınız başarı hikâyesiyle sizleri baş başa bırakırken kariyer yolunda umudu tükenenlere ilham kaynağı olacağını düşünüyoruz:
KISACA KENDİNİZİ TANITIR MISINIZ?
1986 yılında Antakya da doğdum. İstanbul Doğuş Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 2011 yılında askerliğimi yaptıktan sonra babamla birlikte iş hayatına atıldım.
ÇOCUKLUĞUNUZ NASIL GEÇTİ?
İTÜ Makine Mühendisliği mezunu olan ve özel bir firmada kısa bir süre görev yaptıktan sonra girişimcilik ruhuyla İskenderun OSB’de kendi işyerini açan babam Nazmi Gezmen, Çelik Konstrüksiyon yapı sistemleri ile başta İsdemir olmak üzere iş dünyasının önde gelen firmalarının güvenini kazanarak çok sayıda tesisin kurulumuna başarı ile imza atmıştır. Bu arada annem Belkıs Gezmen’de demir çelik bünyesinde memur olarak görev yaptığı için fabrikanın lojmanlarında oturuyorduk. Burası adeta ayrı bir kent gibiydi. Her türlü imkâna sahipti. Çok güzel bir arkadaşlık ortamımız vardı. Futbol, basketbol, yüzme gibi spor branşlarıyla, gezerek her anımızı dolu dolu yaşardık. İşyerimize geldiğimde bir yandan elime üstüpüyü, bezi alarak aletleri silerdim, bir yandan da temizliğini yaptığım malzemelerin neler olduğunu babamdan, çalışanlardan öğrenirdim. Kaynak yapılırken kullanılan renkli camları olan gözlüklerle güneşe bakmak bana çok eğlenceli gelirdi. Mutlu olurdum.
NEDEN BABANIZIN MESLEĞİNİ DEVAM ETTİRMEDİNİZ?
Benim idolüm olan babam hayatımda özel bir konuma sahiptir. Sanayiyle onun sayesinde tanıştım. Tek isteği, hayali beni sanayici olarak görmekti. Ancak rahatsızlığı nedeniyle sürekli tedavi görmesi gerikiyordu. Bu nedenle de işini bırakmak zorunda kaldı. Aynı süreçte üniversite imtihanına girdim ve başta annem olmak üzere yakın çevremin yönlendirmeleri sonucu o günün dikkat çeken bölümü olan endüstri mühendisliğini tercih ettim. Okulu bitirdikten sonra da İstanbul’da kilit üreticisi bir fabrikanın imalat bölümünde çalıştım. Kısa bir süre sonra da askere gittim. Vatani görevimi tamamlamamın ardından İskenderun’a gelerek birçok fabrikaya iş başvurusunda bulundum.
Amacım babamın en büyük isteği olan sanayinin içerisinde yer almaktı. Görüşme yaptığım işyerlerinden ‘biz size haber vereceğiz’ gibi klasik cümleyle uğurlandım. Ama aldığım ret cevapları beni yıldırmadı. Babamın genlerini taşıyordum. Onun gibi inatçı, azimli bir ruha sahip olduğumdan arayışlarıma hiç ara vermedim. Babam ise benim bu durumuma çok üzülüyordu. Hastalığına rağmen birlikte iş yapmak ve beni girişimciliğe teşvik etmek için girişimde bulundu. Antakya’da franchise restoran işletmek için çalışmalar başlattı. Tuttuğumuz yerin tarihi özelliğe olduğundan restorasyon çalışması yapamadık. Tabi ruhsat verilmeyince de hem girişimim hem de hayallerim bir kez daha olumsuz sonuçlanmıştı. O işte de başarısız olunca tamamen vazgeçtim ve ben de iş arayışıma son verdim.
Süreç böyle devam ederken babamın hastalığı daha da ilerlediğinden tedavisi için daha fazla ilgilenmek durumundaydım. İskenderun-Ankara arasında adeta mekik dokudum. 5 büyük ameliyat geçiren babam 2015 yılının Şubat ayında vefat etti.
BABANIZIN ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN NELER YAPTINIZ?
Babamın vefatından sonra bir yıl kadar kendime gelemedim. Hayattan bir tokat daha yemiştim. Ailemin tek erkek çocuğu olarak o yaşımda tüm sorumlulukların omuzlarıma bindiği hissiyle arayış içerisine girdim. Babamın bıraktığı ismi sağlam temeller üzerinde yükseltmem gerektiğini farkına vardım ve kendimi toparlamaya başladım.
Sürdürülebilirlik, GEZSAN Plastik’in tüm faaliyetlerinde büyük önem taşımaktadır
GİRİŞİMCİLİĞE BU SÜREÇTE Mİ ADIM ATTINIZ?
İskenderun OSB’deki yerde kiracı olarak bulunan bir firma elektrik kablolarının döşenmesinde kullanılan plastik boru üretimi yapıyordu. Ben de zaman zaman onların yanına gidiyordum. Ziyaretlerim sırasında ekonomik kriz yaşadıklarını, üretim maliyetlerini düşüremediklerini, bu nedenle piyasadaki rekabet güçlerinin de zayıf kaldığını benimle paylaşıyorlardı. Hatta bize kiralarını vermekte dahi güçlük yaşıyorlardı. Çözüm arayışları sürerken ortaklık teklifinde bulundular. Teklifi değerlendirirken babamdan bana kalan parayı kendilerine vererek yüzde 50 ortak oldum. Onun sanayici olmama yönelik arzusunu da bu şekilde ilk adımı atarak yerine getirdiğime inandım.
ORTAKLIK SONRASI GELİŞMELER NELER OLDU?
Plastikle tanışmam kangal boru imalatıyla oldu. Sahip olduğumuz makinalar kalitesiz ve demode olduğundan dolayı üretimde sorunlar yaşıyorduk. Sonra araştırma konusuna öncelik verdim. İmalatı, makinaları, prosesin nereden başladığını, nereye gittiğini, nasıl olduğu, nasıl olması gerektiğini, sektörel pazarları, ürün çeşitliliğini tüm ayrıntılarıyla öğrenmeye çalıştım. Başta İstanbul, Adana olmak üzere birçok kentteki üretim tesislerini gezerek işleyişi yakından gördüm, üreticilerle konuştum ve içerikli bilgiler elde ettim. Bilgim arttıkça yeniliklere başladım. İvedilikle elimizdeki makinaları sorun çıkarttığı için onarttık. Ek aksamlarla üretim kapasitemizi arttırdık. Ancak ne kadar tamir ettirirseniz ettirin yine makinalar eski olduğu için sorun çıkartıyordu. Tamir için harcadığımız paralar boşa gidiyordu. Ortaklara makinaların komple yenilenmesi gerektiğini anlattım. Yeni makine alımları için de hemen girişimlerimi başlattım.
ORTAKLARINIZ NASIL YAKLAŞIM GÖSTERDİLER?
Onlar bu gelişmeler karşısından hem şaşkınlardı hem de yeniliklere açık olmadıkları için makine alımlarına sıcak bakmıyorlardı. Bu arada hammaddemizi de dışarıdan temin ettiğimiz için maliyetimiz piyasa şartlarına göre daha yüksek olduğundan rekabet şansımız iyice azalıyordu. Bütün bu düşüncelerimi kendileriyle paylaştım. Ancak ortaklarım yenilik ve gelişime karşı sıcak bir yaklaşım göstermiyorlardı. Bu durum beni rahatsız ettiği için onlarla olan birlikteliğime son vererek yoluma tek başıma devam etme kararı aldım. Ardından bu kararımı hemen uygulamaya geçirerek Adana’da makina üreticsi bir firma ile görüşmelere başladım. Onlara nasıl bir makine istediğimi anlattım. Özellikle kendi hammaddemi de üretmek istediğimi buna göre çalışma yapılmasını istedim. Önce hammadde üretimimizi yapmamızı sağlayan sonra da boru üretimimizi gerçekleştirebileceğimiz ilk makinamızı aldık. Bu makine sayesinde plastik granür ve plastik boru üretimlerimizdeki maliyetlerimiz ciddi oranlarda düştü. Ancak ürünlerimizi pazarlarken plastik granüre daha fazla talep olduğunu fark ettim. Sirkülasyonu hızlı gerçekleşiyordu. Hemen yaşadığımız gelişmelerin analizini yapmaya başladım. Plastik boru üretirken daha fazla elektrik harcıyorduk, daha fazla insan gücüne ihtiyaç oluyordu ve üstelik günde 750 kilo boru üretirken 6 ton plastik granür malzemesi imalatı yapabiliyorduk. Üstelik her ikisi aynı fiyattan satılıyordu. Biz de plastik boru üretimine son vererek maliyeti düşük satışı daha hızlı olan plastik granür üretimine tamamen yöneldik. Hızda ve enerjide yakaladığımız performansla piyasalarda fark yaratmaya başladık.
SONRASINDA GELİŞİM VE BÜYÜME NASIL OLDU?
Boru imalatını bitirdikten sonra plastik sektöründe geri dönüşüm bölümünü mercek altına aldım. Adana’daki aynı makine üreticisine giderek düşüncelerimi paylaştım. Bu işi tam anlamıyla dört dörtlük yapmak istediğimi sadece plastik granür imalatı değil hurdaların ayrışımından yıkanmasına kadar tüm hatların yer aldığı bir tesis kurmak istediğimi söyledim. Çünkü sektörün bu bölümünde açık vardı ve bunu görebiliyordum. Hızla buna yönelmem gerektiğini düşünüyordum. Finansal açıdan sıkıntım olmasına rağmen risk alarak cesaretle düğmeye bastım. Bankadan kredi kullanarak ihtiyacımız olan makineleri aldım ve kurulumunu gerçekleştirdim. Heyecanla Türkiye’nin birçok bölgesine giderek Pazar arayışına başladım. Ürünlerimize ciddi şekilde talep olduğunu gördüm. Kazandığım parayı da yine işime harcadım. Hurdaların parçalanma işini yapan makine dahil ihtiyacım olan diğer makinaları aldım. Bu eksikliği giderince enerjiden, insan gücünden önemli tasarruflar sağladım. Tabi çok ciddi borç yükü altına da girmiştim. Ama korkmuyordum. Biliyordum ki aldığım yeni makineler girdiğim borç yükünün altından beni kurtaracaktı.
HER ŞEY İSTEDİĞİNİZ GİBİ GİTTİ Mİ?
Makine parkurumun genişlemesiyle başlayan süreçte birçok üretim biriminde tasarrufta gerçekleştirmeye başlamıştık. Ürünlerdeki kalitemiz ve artan çeşitlilikle birlikte müşteri pörtföyümüz de genişleyince bölgede bilinirliliğimiz arttı. Ciddi talepler gelmeye başladı. Sektörümüzde kısa sürede marka olmayı başardık. Ancak bu kez hammadde sorunuyla karşı karşıya kaldık. Çünkü makine hızlı olduğu için aldığım hurda yetmemeye başladı. Gelen hurdaları çok kısa sürede plastik granür haline getirebildiğimiz için müşterilerimizin taleplerini de zamanında teslim etme imkânı buluyorduk. Hızlı gelişim ve değişim sayesinde kısa sürede tüm borçlarımı ödeyerek kendime sermaye dahi yapmaya başardım.
HURDA İHTİYACINIZI NASIL ÇÖZDÜNÜZ?
Bölgemizdeki fabrikalar başta olmak üzere ülkemizdeki sanayi kuruluşlarından hurda ihtiyacımızı karşılamaya başladık. Ardından Polonya, Almanya, Belçika, ABD, İngiltere gibi ülkelerden ithalat yoluyla sorunumuzu çözdük. Bugün geldiğimiz noktada ise özellikle bizim hurda temin ettiğimiz fabrikaların tedarikçisi olmayı başardık.
CİDDİ BİR BAŞARI…
Rahatlıkla evet diyebilirim. Çünkü bu fabrikalar da geri dönüşümlü ürün kullanılamaz diye algı vardı. Ürün kalitemizi gördükten sonra zihinlerdeki yanlış algıyı ortadan kaldırdık. Taleplerine uygun formüller üreterek istedikleri ürünü de verince firmalar 3 kat fazla ödeme yaptıkları ithal ürünlerden vazgeçerek tercihlerini bizden yana kullandılar. Talep artınca bu kez bizim üretim kapasitemiz yetmemeye başladı. Bunu dikkate alarak yeni makine siparişi verdim.
ŞİMDİ GELDİĞİNİZ NOKTAYI ANLATIR MISINIZ?
Her zaman yenilikten ve gelişimden yana bir kişiyim. Bu düşünce tarzımla hareket ederek yeni kurduğum hatlarla üretim hızımı 4 kat arttırdım. Maliyetlerimi daha aşağılara çektim. Bu şekilde rekabet şansımı arttırdım. Poşet üreticileri müşterilerim arasında yer almaya başladı. Böylece alternatif bir piyasa oluştu.
3 işçi ile 500 metrekarelik bir alanda demode makinalarla günlük 150 adet boru üretimi ile girdiğim plastik sektöründe şuan da ciddi sayıdaki çalışanımız, teknolojiye uyumlu makinalarımız, stok alanlarımızın da içerisinde yer aldığı 4 dönümlük arazi içerisinde kurulu olan kapalı tesislerimizle yolumuza devam ediyoruz.
Buradan bir konuya da vurgu yapmak istiyorum. GEZSAN Plastik olarak her zaman üretici firmalara nefes olduk. Çünkü plastik orjinal hammadde Türkiye’ye ithal olarak girdiği için çok yüksek fiyatlarla alınmak zorunda kalınıyordu. Bu nedenle hem maliyetler artıyordu hem de ülkemizin dövizi yurt dışına gidiyordu. Kaliteli ürünlerimiz sayesinde devletimize, ekonomimize can suyu oluyoruz diyebilirim.
BU GELİŞİMİ YAKALAYACAĞINIZI DÜŞÜNÜYOR MUYDUNUZ?
Her şey inanmakla başlıyor. Gönülden adanmışlık, tutku gibi ilkelerimiz bizim için kritik öneme sahiptir. Her gün işe bu düşüncelerle geliyor; müşterilerimizin yanında gerçekten bir farklılık yaratmak için çalışıyoruz. Aynı bilinç, hem saha hem de ofis çalışanlarımızda da mevcuttur. Bu tutku ve yüksek adanmışlık çok çalışmayı da beraberinde getiriyor. Çalışmalarımızın meyvelerini de alıyoruz. Bundan dolayı da hedeflerimizin çok önünde gidiyoruz.
GELECEKTE YAPACAĞINIZ PROJELERDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
Öncelikle mevcut yerimize sığmıyoruz. Bu nedenle Hatay sınırları içerisinde Antakya OSB, Erzin OSB gibi yerlerde yatırım planlarımız bulunmaktadır. Yeni teknolojik makinelerle ürün ve sektör çeşitliliğimizi arttırarak gelişimimizi hızlandırmak istiyoruz.
BAŞKA SEKTÖRLERE GİRME PLANLARINIZ VAR MI?
Enerji, filtre, çelik ve plastik boru sektörlerine yönelik yatırım planlarımız bulunmaktadır. Piyasa araştırmalarımızı sürdürüyoruz. 10-15 yıl sonra babamın kurduğu ilk şirketinin ismi olan ‘GEZ’ şirketler grubu olarak yoluna devam edecektir. Bu ismi global düzeyde markalaştırarak iyi yerlere getirmek istiyorum.
ARGE VE KALİTE BELGELERİ KONUSUNDA NELER YAPIYORSUNUZ?
Yeni yılla birlikte laboratuvarımızı yeni teknolojik makinelerle donatmak için çalışmalarımızı başlattık. Gerekli siparişlerimizi verdik. Gelişim ve değişimi yakalayacağımız için de formül sayımız artacak yani ürün çeşitliliğimiz çoğalacak.
GEZSAN Plastik olarak TSE belgemizi de aldık. ISO için de başvurularımızı yaptık. Kurumsal olmak için elimizden ne geliyorsa yapacağız.
BAŞARINIZI NEYE BORÇLUSUNUZ?
Ailemin manevi desteği başarımdaki en büyük etkendir. Çok yoğun tempoda, gece gündüz demeden çalışıyoruz. Tabii başarılı bir iş hayatı için, huzurlu bir aile hayatı ve size her zaman destek olacak bir eş de gerekiyor. Bu noktada eşim Didem Hanıma özverisinden, desteklerinden dolayı minnettarım.
Pozitif düşünceden ve hep mütevazılıktan yana oldum. Doğru zamanda doğru yerde olmanın, bazen risk almanın bazen de sabretmenin kazançlarını yaşadım. Sürekli yeniliklere açık oldum ve değişime ayak uydurdum. Ayrıca, çalışma arkadaşlarımı daima inisiyatif kullanmaları konusunda teşvik ettim. Ancak bütün bunları gerçekleştirirken, kontrolden ve disiplinden vazgeçmedim. Yönetilebilir riskler alarak hedeflerimi gerçekleştirmeye çalıştım. Başarı için sempatik, güler yüzlü, samimi ve mütevazı olmak önemli kurallarımdandır.
KALİTE, GÜVEN KOŞULSUZ MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ ANLAYIŞIYLA MARKANIZI OLUŞTURURKEN İLKELERİNİZ NELERDİR?
GEZSAN Plastik markasını oluştururken belli bir plan doğrultusunda, strateji geliştirerek hareket ettik. Sektöre girmeden önce alanımızla ilgili piyasa araştırması yaptık, pazarda faaliyet gösteren büyük şirketlerin markalaşma sürecini inceledik. Bu süreç sonunda kalite, güven ve koşulsuz müşteri memnuniyeti olarak listelediğimiz marka öz değerlerimizi oluşturduk. GEZSAN Plastik güven ve dürüstlük ilkeleri üzerine kurulmuş markadır. Geçmişten günümüze gerçekleştirdiğimiz yatırım, üretim ve projelerle dünya genelinde kabul görmeyi hedefliyoruz. Ulusal bir marka olduk ve uluslararası olma yolunda hızla ilerliyoruz.
SON OLARAK GENÇ BİR GİRİŞİMCİSİNİZ.
SİZİN YOLUNUZDAN İLERLEYENLERE NASIL TAVSİYELERDE BULUNABİLİRSİNİZ?
Sırf para kazanacağım diye yola çıkmasınlar. Bir şey üretmek, bir iz bırakmak için yola çıkanlar daha başarılı oluyor. Benim bildiğim bir şey var, öğrenmek. Fark yaratmak istiyorlarsa bilgiye ulaşsınlar ve öğrensinler. Merakla araştırsınlar, sorgulasınlar. Belirledikleri hedefler konusunda iddialı olmaları da önemli. Her şeyden önce üretmek, bir eser yaratmak istesinler. Olaylara farklı yaklaşsınlar, taklit etmesinler. Çok enerjik ve tutkulu insanlar olsunlar. ‘Ben ne istiyorum, hayatın anlamı ne, benim hayattaki misyonum nedir?’ diye düşünsünler. Hedef ve arzularıyla birlikte yeteneklerini karşılaştırsınlar, kısaca bir hayat planı çizsinler. İddialı bir iş hayatında başarı kadar başarısızlık da olabilir. Burada önemli olan dayanıklılık ve olaylardan ders alabilmektir. İnsanların olumsuzluklarla karşılaştıklarında tekrar deneyebilecek gücü kendilerinde bulabilmeleri ve başarısızlıktan çeşitli dersler çıkardıktan sonra tekrar yola koyulmaları gerekir.