İlyas Uğur Çelebi; İnsanların Size Duyduğu Güven İlerleyeceğiniz Yola Işık Tutar
Gençlik, bireysel olarak insan yaşamının en önemli zaman dilimini ifade etmektedir. Aynı zamanda milletlerin ve devletlerin en önemli toplum tabakasına karşılık gelmektedir. Bireysel ve toplumsal ilerlemenin temeli gençlik ve gençlerdir. Gençlik dönemini bilgi ve araştırmalarla dolduran bir kişi, geleceğini gençliğini kazanan bir toplumda istikbalini kazanacaktır. Her fırsatta farklı konu ve başlıklar altında genç iş insanlarının başarı hikâyelerini okurlarıyla buluşturan Rapor Dergisi, bu sayısında da vizyonu güçlü bir ismi konuk etti. Aklındaki fikri, projeleri hayata geçirmekten çekinmeyen İlyas Uğur Çelebi, yaratıcı kişiliği, öngörü ve sezgilere dayalı yaklaşımları, geleceğe yönelik istikrarlı hamleleriyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Yüksek yönetim kalitesi, çalışma disiplini, genç ve dinamik yapısı sayesinde risk almaktan çekinmeden kaliteli işleri yaşama geçiren Çelebi, iş dünyasında başarı merdivenlerini hızlı ve emin adımlarla tırmanıyor. Günübirlikçi olmayan mantığıyla sorunlara her zaman çözüm üreten bir bakış açısına sahip. Ülkesinin ve bölgesinin stratejik önemini, potansiyelini, avantajlarını çok iyi değerlendiren, verimliliği her zaman ön planda tutmayı bilen Çelebi’nin, insanlara yaklaşımı, verdiği değer, kazanımlarını sürekli yatırıma dönüştürmesi başarı çıtasının sürekli yukarı doğru çıkmasında önemli bir rol oynuyor. Kalbi ülkesi için atan, mütevazılığı hiç değişmeyen, hayatında zengin olmaktan ziyade var olmayı yürekten hedefleyen İlyas Uğur Çelebi, aile şirketlerinden bağımsız yaptığı işlerle ticaret hayatının inceliklerini öğrenerek, inançla çalışarak hedeflerine doğru yürüyor. Çelebi, İngiltere’de işletme okurken babasının ortaklı olduğu şirketlerinin desteğiyle ticarette şansını denemeye karar vererek 19 yaşındayken ilk girişimini yaptı. Bugün 30 yaşında olan genç girişimci son 2 yılda yaptığı ataklar sayesinde kısa zamanda hedeflerine doğru önemli mesafeler kat etti. Yılmadı, gecesini gündüzüne katarak özgün ve özgür kişiliğiyle serüvenine başladığı iş dünyasında babası gibi kalıcılar kervanına ismini yazdırmak istiyor. Cesaret ve azimle ilerleyen İlyas Uğur Çelebi ile gerçekleştirdiğimiz sohbetimiz sırasında zaman su gibi akıp gitti. Bu röportajımızla özellikle geleceğin iş insanı adaylarımıza yol gösterecek kalıcı bir kaynak olmasını hedefledik. Haydi, buyurun keyifli sohbetimizi okumaya… KENDİNİZDEN BİRAZ BAHSEDER MİSİNİZ? 1993 yılında İskenderun da doğdum. Mersin Toros Kolleji’nden mezun olduktan sonra Arel Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümünü kazandım. Ancak okulumu dondurarak 2011 yılında İngiltere’ye önce Brighton sonra da Londra’ya dil eğitimi almak için gittim. Bu kentte aynı zamanda University of Wales de işletme bölümünü okudum. Evliyim ve İlda isminde bir evladım var. ÇOCUKLUĞUNUZ NASIL GEÇTİ? Büyük ve birbirine çok bağlı bir aileyiz. Babam Ahmet Sait Çelebi hiç bitmeyen bir enerjiyle sürekli çalışırken, annem Tülin Çelebi’de çocuklarını kusursuz yetiştirebilmek için var gücüyle çabalıyordu. Çocukluğum ve gençliğim Özdemir Ailesi ile birlikte ortaklı kurulan Özçeller Şirketi’nde geçti. Lise öğrenimimi bitirene kadar hep ticaret ile iç içe oldum. Edindiğim çeşitli tecrübelerden sonra 19 yaşındayken bir arkadaşımın da önerisi ve Özçeller şirketimizin desteğiyle İngiltere’de eğitim gördüğüm sırada bu ülkenin üniversitelere resmi başvuru merkezi SI-UK adında yurt dışı eğitim firmasının hissedarı olarak girişimcilikte ilk adımımı attım.
KONUYU BİRAZ AÇAR MISINIZ? Yaklaşık 2 milyon kişiyi İngiltere’de dil eğitimi almalarını ve üniversitelerde okumalarını sağlayan yurtdışı eğitim danışmanlığı firmasının ve UCAS resmi başvuru Ortadoğu merkezi distribütörlüğünü aldım. İstanbul ve Ankara’da şubeler açtım. Onlarca kişiye istihdam sağlamayı başardım. Üniversite eğitimimi tamamlayınca İstanbul Ofise gelerek işleri bizzat kendim yürütmeye başladım. 1,5 yıl sonra da Özçeller Şirketimiz adına aldığımız hisseleri satarak Payas’a döndüm.
SİZE GİRİŞİMCİLİK İÇİN ADIM ATMANIZA NE ETKEN OLD? Beni İngiltere’ye uğurlayan ailemin bir sözünü hiç unutmam: ‘İlyas senden sadece eğitim değil ticari anlamda da çok büyük başarılar bekliyoruz.’ Bu cümle beynime işlemişti. Kendime o anda söz verdim. Mutlaka başarılı olmalıydım ve İngiltere’de girişimcilik adına bir şeyler yapmalıydım. Bunu da 19 yaşında başardım.
NEDEN DEVAM ETMEDİNİZ? Amacım kendi şirketimizin organizasyonu içinde yer almaktı. Yurtdışı kazanımlarımı kendi şirketimde uygulamaya geçirerek katkı sunmak, kurumsal yapı oluşturmak istiyordum. Bu hedeflerim doğrultusunda hareket ederek yurtdışından dönüş yaptım.
ÖZÇELLER DÖNEMİNİZLE İLGİLİ NELER SÖYLERSİNİZ? Öncelikli hedefim de aile şirketimizin adillik, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve sorumluluk temel ilkelerinden oluşan kurumsallaşma yolculuğuna katkı sağlamak istiyordum. Kendi aile şirketimizin olmasının benim için çok büyük bir şans olduğunun bilincindeydim. Şirket içerisinde bazı çalışmalar başlattım. Örneğin tüm çalışanlarımıza kartvizit yaptırdım. Reklama önem verdim. Eşantiyonlar yaptırarak müşterilerimize gönderdim. Türkiye’nin değişik bölgelerindeki müşterilerimizi ziyaret ederek daha sıkı iletişim ağı oluşturdum. Logomuzu değiştirdim. Bayraklar yaptırdım. Gümrük Müşavirliği, demir çelik pazarlama, tarım ve inşaat sektörlerinin içerisinde yer alan Özçeller firmamıza karınca kararınca katkıda bulunduğumu düşünüyorum. Ancak şirketimizin de benim gelişimim üzerinde ciddi katkıları oldu. Bu şekilde çalışmak beni motive etti ve yenilikçi olmamı sağladı.
BÜYÜKLERİNİZİN SİZE YAKLAŞIMLARI NASIL OLDU? Büyüklerimiz çeşitli fedakârlıklar yaparak şirketin oluşmasını sağlıyorlar ve her şeyin kıymetini, değerini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle kurucu kuşak daha korumacı davranabiliyor. Ancak her aile şirketi kurumsallaşmalıdır. Çünkü aile şirketlerinin kuşaklar boyu yaşamasının sırrı kurumsallaşmaktan geçiyor. İlk başladığım günden itibaren şirketimizin bu seviyeye kendiliğinden geldiğini ya da başından beri bu seviyedeydi gibi düşünerek hareket etmedim. Şirket büyüklerimin edindiği tecrübeyi sonradan gelen ve bilişim çağında yetişen aile bireylerine aktarması ile uzun yıllar ticari hayatımızı sürdürebileceğine inanan ikinci kuşak olarak bazı hamleler yaptım. Bu süreçte büyüklerim biz gençlerin yaptıklarına mümkün olduğunca anlayışla yaklaştılar.
ŞİRKET İÇERİSİNDE NE TÜR ÇALIŞMALARDA BULUNDUNUZ? Küçük yaşlarımdan itibaren şirketimizin yaptığı tüm işlerde yer almaya çalıştım. Ofis temizliğinden tutunda evrakların doldurulmasına, belgelerin firmalara ulaştırılmasına, tren garında vagon üzerindeki yükleri saymaya, sırt pompası ile tarlalarımızı ilaçlamaya, ürünlerin toplanmasına kadar birçok çalışmanın içerisinde yer aldım. İnşaatlarda daire satımına katkılarım da oldu. Üzerime düşen tüm sorumlulukları hiç sıkılmadan eksiksiz yerine getirdiğime inanıyorum. Hatta iletişimi güçlendirmek, marka değerimizi arttırmak adına teknolojiyi sonuna kadar kullandım. Osmaniye’deki ‘Bahçeli Konutları’nın satışında ilk kez video sistemini kurarak insanların yaptığımız çalışmalara yakından tanık olmalarını sağladım. Bu yaptıklarımın şirketimize ciddi avantajlar sağladığını düşünüyorum. BABANIZLA İLİŞKİLERİNİZ NASILDI? Babam girişimcilikte çok cesurca hareket ederdi. Kafasında yapmayı düşündüğü bir iş varsa korkmadan atılırdı. Daha gökyüzü aydınlanmadan sabah çok erken saatlerde işe giderdi. Bu nedenle ben ve kardeşim Görkem evde göremediğimiz babamla en çok işyerinde ve tarlalarda vakit geçirebiliyorduk. Buradan şunu da söylemek isterim ki; bizler her isteği olan çocukluk yaşamadık. Hiçbir zaman şımartılmadık, ama hiç bir zaman da kısıtlanmadık. Örnek aldığımız babam gibi kendimizi çalışmaya adandık. Bana öncü ve destek olan babama çok şey borçluyum, onun hakkını ödeyemem.
BABANIZLA HİÇ UNUTAMADIĞINIZ ANILARINIZ VAR MI? Babam özellikle geleceğe yönelik tüm düşüncelerini bizimle paylaşırdı. Pazar kahvaltıları ailemizin bir arada olduğu tek gündü. İşler iyi gittiğinde neşe ile yemeklerimizi yerdik ama aksaklıklar olduğunda kimsenin ağzından bir kelime dahi çıkmazdı. Kısa süre sonra herkes sofradan kalkardı. Yine de babam ve annem konuşmalarıyla hepimizi motive ederlerdi. Unutamadığım anılarımdan biri de babamın geleceği çok iyi gördüğünün göstergesi olarak kabul edeceğimiz bir hareketiydi. Yumurtalık sahillerinde 120 dairelik inşaat yapacaktık. Ofis olarak kullanmak amacıyla getirilen konteynerin girişine ortaklarımızın çocukları dâhil 4 çocuğun fotoğraflarının yer aldığı ‘depremde ağlayan çocuk görmek istemiyoruz’ cümlesinin yazılı olduğu kâğıtları astırarak insanlara yapılan inşaatın sağlamlığı konusunda çok anlamlı mesaj verdi. NELER ÖĞRENDİNİZ? Babam sayesinde küçüklüğümden beri içinde büyüdüğüm ticaretle ilgili çok şeyi erken yaşta öğrendim. Güvenilirlik, sorumluluk, insan ilişkisi, sadakat ve devamlılık gibi unsurların ne kadar önemli olduğunu anladım. Başarımın sırrının çok çalışmak ve asla pes etmemekten geçtiğini, günümüz dünya koşullarına göre aksiyon alınabildiğinde, stratejik ve doğru hamleler yapıldığında büyümenin mümkün olduğunu gördüm. Erken yaştan itibaren başladığım çalışma hayatı bana büyük tecrübeler kazandırdı.
KENDİ ŞİRKETİNİZİ KURMAYA KARAR VERDİĞİNİZ SÜREÇ NASIL GELİŞTİ? Gerek gerçek hayatta gerekse de hayallerimde keşfetmeyi, farkındalık yaratmayı çok severim. Bu özelliğim sayesinde haliyle hiç olduğum yerde durmak gibi bir huyum da yoktur. 2020 yılında yaşamımı birleştirdiğim Eda hanım ile yurtiçi, yurtdışı geziler gerçekleştirdik. Bu yolculuklar kendimle ilgili neler yapabileceğime dair adeta keşif turlarıydı. Bağımsız, özgür ruhlu bir insan olduğum için sürekli araştırmalar, görüşmeler yapıyordum. Bir gün akşam evde otururken eşim Eda Hanım bebeğimizin olacağı müjdesini verdi. Sevinçten ne yapacağımı şaşırmıştım. Bir an kendi kendime şu soruyu sordum: ‘Kendi babasından çok şey öğrenen bir baba adayı olarak çocuğuma ne verebilirim, nasıl bir ortam oluşturabilirim?’ Bu sorunun cevabını yine kendi çocukluğumda buldum. Babamı hep çalışırken gördüm, paranın nasıl kazanıldığını, nasıl mücadele verildiğini onunla yaşayarak öğrendim. Çocuğumu benzer şekilde büyütmem gerektiğini düşünmeye başladım. Kendi kendime “İlyas, neden kendi şirketini kurmuyorsun, işte şimdi tam zamanı…” dedim. Şirketimi kurma serüvenim en kısa ve öz şekliyle böyle oldu diyebilirim.
NE YAPTINIZ? Bu düşüncemi önce eşim ile paylaştım. O da bana fikirlerimin doğru olduğunu ve her zaman destekleyeceğini söyledi. Birkaç gün sonra dede olmanın mutluluğunu yaşayan babam ile sohbetimiz sırasında her şeyi paylaştım. ‘Benden ne istiyorsun, sana nasıl destek olabilirim? Sana bir iş yeri açalı mı?’ diye sordu. Bu teklifine karşılık, yıllardır içinde olduğumuz inşaat sektöründe bir şeyler yapmak istediğimi bu nedenle de beko loder alarak sektöre hafriyat işiyle adım atmak istediğimi söyledim. Kendi şahsi parasıyla iş makinasını aldı. Bununla birlikte ben de ASC ismini verdiğim şirketimi kurdum. Ardından inşaat mühendisi olan kardeşim Görkem’i de şirkete ortak yaptım.
BU ARADA KARDEŞİNİZ GÖRKEM NE İŞ YAPIYORDU? 2020 yılı öncesinde askerlik görevim, evlilik ve keşif gezilerim nedeniyle yaklaşık bir yıldan fazla uzak kaldığım sürede kardeşim Görkem şirketimizin bünyesine katılarak destek olmaya başladı. Döryol’un Kuzuculu bölgesinde babaanneme ait arsa üzerine şirket adına yaklaşık 2000 metrekare kapalı alanda PVC, cam balkon ürünlerinin üretildiği atölyenin kurulmasına öncülük etti. Burası hem depo hem de ofis olarak kullanılmaya başlandı. İnşaat mühendisi olan Görkem şirketin inşaat birimiyle de ilgileniyordu. Aynı zamanda Osmaniye’de bulunan Bahçeli Konutları’nın bitimini ve sonlandırılmasını gerçekleştirdi. KARDEŞİNİZLE İLİŞKİLERİNİZ NASIL? Geleneklerine bağlı, sorumluluk sahibi bir ailenin çocuğuyuz. Birlikte büyüyen kardeşler olarak kişiliklerimiz siyah-beyaz gibi farklı olsa da tencereyle-kapağı gibiyiz. Birbirini tamamlayan iki kişiyiz. Aramızdaki ilişki her zaman sevgi, saygı çerçevesinde devam etmektedir.
ŞİRKETİ KURDUKTAN SONRA NELER YAPTIĞINIZI ANLATIR MISIN? Beko loderi aldıktan sonra hafriyat işine başladım. Hem kendi şirketimizin hem de dışarından gelen talepleri karşılamak için kardeşimle beraber var gücümüzle çalışıyorduk. Yoğun bir süreç başlamıştı. Kazandıklarımızı da yeni iş makinaları alımında değerlendiriyorduk. Özellikle paletli iş makinamızı aldıktan sonra yoğunluk arttı. Artan tempomuza uygun olarak yeniden iş makinaları yatırımına girdik. Ekskavatör, Tır, Dorse, kamyon aldık. İstihdamımızı da artırdık. Bir dostumuzun teklifiyle orman söküm ve dalbudak temizlik işine girdik. 6 ay gibi kısa sürede geldiğimiz noktaya biz dahi inanamadık. Kardeşimle birlikte yakaladığımız başarı, bu hızlı gelişme babamızın da çok hoşuna gitti. Bir araya geldiğimizde yaptığı konuşmalarda duyduğu gururu sürekli hissettirdi.
BABANIZIN BU YAKLAŞIMI SİZ DE NASIL BİR DUYGU OLUŞTURDU? Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığımı düşünüyorum. Emek verince başarılı olmamak mümkün değil bence. Ondan aldığım bayrağı en iyi şekilde taşımak ve ileriye götürmek bana gurur veriyordu. İş hayatında yolumun çok uzun olduğunun da bilincindeydim. Özellikle babamın gözlerindeki o ışıltıyı gördükten sonra benim için bu yolda yorulmak ya da pes etmek asla söz konusu olamazdı.
SONRA NELER OLDU? Katma değeri yüksek, çevreci hassasiyetleri gözeten ve sürdürülebilirliği merkeze alan üretim yaklaşımını benimseyerek yol almaya başladık. Tarım sektörüne çok ilgi duyan babamın yıllardır hayalini kurduğu narenciye paketleme tesisi için araştırma yapmaya başladık. Ben, kardeşim ve babam ortak bir noktada buluştuktan sonra bu sektöre girmeye karar verdik. Yaklaşık 50 dönüm büyüklüğündeki arsamız üzerine kurmayı planladığımız tesis için teşvikte aldıktan sonra hemen harekete geçerek İzmir’de bir firma ile anlaştık. Bu arada babamın dedesinden kalma arsamız üzerine de inşaat çalışmalarını başlattık. İnşaat süreci devam ederken 13 TIR ile makinalarımızı getirdik. Sonra da makinamızın kurumunu tamamladık. Narenciye tesisiyle uğraşırken aldığımız yeni teşvikle bu kez plastik kasa üretimine girdik.
TESİSLERLE İLGİLİ BİLGİLER VERİR MİSİNİZ? Saatte 15 ton üretim kapasiteli narenciye tesisimiz 6 bin metrekare kapalı alana kuruldu. Plastik enjeksiyon yani plastik kasa üretimi yaptığımız tesisimiz 3 bin metre kare alana sahip. Yıllık üretim kapasitesi 2 milyon adettir.
BU YATIRIMLARLA İLGİLİ HEDEFLERİNİZ VAR MI? Plastik kasa üretiminde hedeflerimizi büyüttük ve yeni bir makine daha aldık. Amacımız yıllık 10 milyon kasa üretimi gerçekleştirmektir. Ayrıca bu sektörde en önemli konu kalıptır. Narenciye ürünlerinin büyüklüğüne, özelliğine, mevsimlere, ihracat yaptığınız ülkelerin taleplerine göre kalıplarınızı oluşturmanız gerekiyor. O nedenle çok sayıda kalıba sahibiz. Narenciye başta olmak üzere tarım sektöründe de yeni yatırımlara yelken açmayı planlıyoruz.
ÇALIŞTIĞINIZ BAŞKA SEKTÖRLER VAR MI? Hedefimiz; sektörde yüksek kalite standartlarında ürün üretmek ve pazarlamaktır. Yenilikçi, sürekli ileriyi hedefleyen anlayışımızla sektörlerdeki fırsatları kolluyoruz. Biz yatırım yolculuğumuzda mesafe kat etmek için de çok seçici davranarak en doğru kararı vermeye ve bildiğimiz sektörlerdeki çeşitliliğimizi artırmaya çalışıyoruz. Bu çerçeve de Jotun markasının bayiliğini aldık. İç cephe, dış cephe, sanayi başta olmak üzere birçok sektörlere hitap etme çeşitliliği bulunan, yurt içi ve yurt dışı pazarlarda etkin isim olan Jotun markasını önce Dörtyol’da sonra da İskenderun’da şubeleşerek satışını yapmaya başladık. Bir yıl gibi kısa sürede ciddi cirolara ulaştık. Sektördeki hedefimiz de özellikle endüstriyel alanlarda söz sahibi olabilmektir. Bu marka da proje bazlı yatırımlarda yol almak istiyoruz. Bir de Bodrum’da önümüzdeki aylarda yeniden uzun süredir ara verdiğimiz inşaat sektörüne de girmeyi planlıyoruz. Çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca eşim Eda hanım ile ortaklı olarak yapı marketi açıyoruz.
İHRACAT YAPIYOR MUSUNUZ? Rusya, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna, Azerbaycan, Irak gibi ülkelere ihracat yapan tüccarlarla çalıştığımız için ürünlerimiz bu kanalla yurtdışına ulaşıyor. Ama gelecekte ASC olarak ürettiğimiz ürünlerin ihracatını kendimiz gerçekleştirmek istiyoruz.
GELECEĞİNE DAİR EN ÖNEMLİ HAYALLERİNİZ NEDİR? İlerleme için değişimin ve gelişimin şart olduğu günümüz rekabet ortamında bizim gibi KOBİ niteliğindeki şirketler büyük özveriler ile markalarını sürdürülebilir kılmaya gayret ediyorlar. Büyüme yolculuğumuzda yatırımlara karar verirken günümüz kodlarını iyi okuyup gelecek dönem risk ve ihtiyaçlarını planlamak genlerimizde bulunuyor. Önümüzdeki dönem de enerji, tarım, inşaat gibi gelecek potansiyeli çok yüksek sektörlerde yer almak için arayışlarımızı sürdürüyoruz. ASC’yi 10 yıl içerisinde global bir şirket haline getirmeyi hedefliyoruz.
ASC NE ANLAMA GELİYOR? Değerlerinden, inandıklarından hiçbir zaman vazgeçmeyen, bize örnek olan babamın ismini sürdürülebilir hale getirmek istiyordum. Bu nedenle şirketimizin ismini Ahmet Sait Çelebi’nin baş harflerinden oluşturdum. Logomuzdaki her bir çizgi ise aile fertlerimizi temsil ediyor.
İŞ KONUSUNDA SON OLARAK NE SÖYLERSİNİZ? İş yaşamında uzun soluklu olabilmek için hizmet verdiğiniz şirketlerle iş ortağı gibi çalışmak ve karşılıklı açık olmak çok önemli. Her zaman yeni ürünlerle müşterileri, potföyümüzü büyütüyoruz. Hepsinden önemlisi de müşteri devamlılık oranımız çok yüksek. Dolayısıyla müşterimiz büyüdükçe, bizim de işlerimiz artıyor. Bir diğer özelliğimiz de; “Her işi yaparız” diyen bir kültürümüz yok ama “Yaparız” dediğimiz işi de en iyi biz yaparız. Çünkü bu işlere maddi ve manevi ciddi yatırım yapıyoruz. ASC olarak dengeli bir şekilde büyümek, zincirlerimize yeni ve güçlü halkalar katmak için her zaman tüm işlerimizde ilk günkü heyecan ve mutlulukla çalışmalarımıza devam ediyoruz.
KENDİNİZİ NASIL ANLATIRSINIZ? Meraklı, hayallerinin peşinden tutkuyla koşan, disiplinli bir kişiyim. Karşıma çıkan olumlu-olumsuz tüm koşulları her yönüyle tahlil etme, adil ve dürüst olmak gibi özelliklerim var. Çıkan fırsatları doğru zamanda ve doğru şekilde değerlendirmek, gelişmekte olan teknolojinin kendime ve firmama katacaklarının farkında olup gelişebilecek fırsatlar konusunda açık fikirli bir insanım. Hayatı tutkulu yaşayan biriyim. Kendini ve başkalarını motive edebilen, iddialı hedeflerden heyecan duyan, gerçekçi-iyimser biriyim. Zorluklarla yüzleşebilirim ve kolaylıkla pes etmem. Gerçekten inandığım bir hedefe ulaşmak konusunda oldukça sabırlıyımdır.
SON OLARAK SİZİN GİBİ GİRİŞİMCİ OLMAK İSTEYEN ADAYLARA NE MESAJ VERMEK İSTERSİNİZ? Ticaret başta olmak üzere hayatın her alanında en önemli şey güvendir. İnsanların size duyduğu güven ilerleyeceğiniz yola ışık tutar. Başarıyı arzuluyorsanız o yolda izleyeceğiniz rota bellidir. Öncelikle çok çalışmalısınız ve işinize sahip çıkmalısınız. Sektörü ne olursa olsun sermayesi insan olan bir alanda kesinlikle kaybetme lüksünüz yoktur. Çalışmanın yanında sormayı ve danışmayı da ihmal etmesinler. Ama en önemlisi danıştıkları konulardaki tavsiyeleri kulak arkası etmeyip uygulamaya çalışsınlar. Neden, niçin öyle yapıldığını anlamaya çalışsınlar ve ‘nasıl farklı yaparım’ı arasınlar. Düşmekten korkmasınlar ama mümkünse öne düşüp tekrar ayağa kalksınlar.