Emre Özkan'ın Stratejik Liderlik Anlayışı

Ocak-2025

Emre Özkan, çocukluk yıllarında futbol sahalarında bir yıldız olmayı hayal ederken, lise yıllarına geldiğinde bilime olan merakıyla bilim insanı olma arzusu ile yanıp tutuşan, hayalleri ve idealleri büyük olan bir gençti. Her ne kadar futbol sahalarının yıldızı ya da bilim dünyasının liderlerinden biri olmayı düşlese de, hayat onu bambaşka bir yola yönlendirdi. Özkan, çok genç olmasına rağmen büyük bir sorumluluk alarak babası ve amcalarının yıllar önce büyük emeklerle kurduğu aile şirketinin başına geçti. Ailesine olan derin bağlılığı, liderlik yeteneği ve birleştirici vizyonu, iş dünyasında başarıyla kariyer yolculuğunu sürdürmesini sağladı. Aynı zamanda mütevazılık ve girişimcilik, onun sadece iş dünyasında değil, insanların gönlünde de sağlam bir yer edinmesine katkıda bulundu.
2020 yılında Emre Özkan için önemli bir dönüm noktası oldu. Babası ve amcaları aldıkları ortak karar ile şirketin hisselerini tamamen devredince genç iş insanımızın yaşamında yeni bir sayfa açıldı. Emre Özkan'ın katılımıyla, şirket kısa sürede önemli bir büyüme ivmesi kazandı. Sektördeki zorlu rekabet koşullarına rağmen, ilerleme adımları ve uzun vadeli iş stratejileri ile şirket daha güçlü bir şekil aldı. Emre Özkan, sadece işletmeyi büyütmekle kalmadı, aynı zamanda modern iş dünyasındaki dijital dönüşüm süreçlerini de başarıyla gerçekleştirerek, şirketin geleceğin teknolojilerine uyum sağlamasını mümkün kıldı. Teknolojik altyapının değişimi ve gelişmiş çözümlerin gücü, şirketin faaliyet alanını genişleterek verimliliği artırdı. Bu dönüşüm, yalnızca mevcut parçalarla kalmıyor, aynı zamanda şirketin yeni başarılar yakalamasını da kolaylaştırıyordu. Böylece atılan adımlar daha sağlam ve güvenilir bir temel üzerine inşa edilerek, sürdürülebilir büyüme yolculuğunda şirkete rekabet avantajı da kazandırdı.
Bugün iş dünyasında hızla yükselen ve vizyoner bakış açısıyla ilham kaynağı olan Emre Özkan'ın dikkat çekici yolculuğunu takip ediyoruz. Onun istikrarlılığı, zor zamanlarda liderliğini sürdürmesi ve büyüme odaklı bakış açısı sergilemesi, iş dünyasında fark yaratmasını sağladı. Bu röportajda, genç yaşta üstlenilen büyük sorumlulukla elde edilen başarılarının altında yatan yöntemleri ve belirlenen hedefleri Emre Özkan'dan dinledik. İş dünyasındaki değişimler ve değişimlere ilişkin sahip olduğu bakış açısını da paylaşan Özkan’ın söyledikleri, hem genç girişimciler için ilham kaynağı hem de profesyonel liderlere yeni perspektifler sunacağına inanıyoruz.

KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
1988 yılında İskenderun'da doğdum. Gülcan ve Saadettin Özkan'ın üç çocuğundan biriyim; iki ablam var. İlk ve ortaokulu Dörtyol'da okudum. Sonra Gaziantep Fen Lisesi'nde yatılı olarak eğitim yaşamıma devam ettim. Hacettepe Üniversitesi'nde Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünü bitirdim. İş hayatına atılmadan önce işletme alanında yüksek lisans yapmak için Çukurova Üniversitesi ve Mustafa Kemal Üniversitesi'ne kaydoldum; Ancak çeşitli nedenlerden dolayı bu programları tamamlayamadım. Eğitim yolculuğumda pek çok deneyimler kazandım. Gelişime açık bir kişi olarak, hayat boyu öğrenmenin faydasını daha fazla kavradım. Bu perspektifle yeni olanaklara açık kalmaya çalışıyorum. Sürekli olarak bilgi birikimi ve yeni bilgilerin edinilmesi, hem kişisel hem de profesyonel yaşamımın her aşamasında çok değerli oldu. 

ÇOCUKLUĞUNUZLA İLGİLİ NELER SÖYLEYEBİLİRSİNİZ?
Kalabalık ve çevresi geniş bir aileyeyiz. Tüm aile, özellikle bayram gibi müstesna günlerde büyük bir havluya sahip dedemin evinde toplanırdı. Kuzenlerimle birlikte bir arada neşeyle oynardık. Kahkahaların ve eğlencenin hiç eksik olmadığı bir yerdi. Onlarla birlikte geçirdiğim bu zamanlar, çocukluğumun en özel anılarını oluşturuyor. Dedemin varlığı sayesinde aynı çatı altında aile bağlarımızı güçlendirmemiz, birlikte dayanışmanın sergilendiği örnek bir süreçti. Çocukluğum özellikle yaz aylarında tamamen sokakta geçti. Mahalle hayatlarını deneyimleyerek her türlü çocukluk oyununu oynadım. Sakin bir yapım vardı ama hareketliydim. Saklambaç oynamak, komşunun bahçesinden meyve almak gibi belleğimde yer alan anılarım var. Futbol ise, yaşamımda sürekli yer aldı. Toprak sahada oynarken dizlerim parçalanırdı ama çok sevdiğim için bu hiç umurumda olmazdı. Tabi anne terliği yerdim. 

BABANIZLA NASIL VAKİT GEÇİRİRDİNİZ? SİZİ İŞE GÖTÜRMEZMİYDİ?
Babam beni işe hiç götürmezdi. Ailemiz için eğitim her zaman çok önemliydi. İlkokuldayken Hatay genelinde yapılan sınavlarda birinci oluyordum, bu nedenle eğitimdeki başarımın devam ettirilmesi için beni iş yaşamıyla tanıştırmak istemezdi. Yazın bile işe götürmez, sokaklarda oyun oynayarak, spor yaparak derslerin stresini atmamı isterdi. Bol bol futbol oynar, yüzerdim. Babamla ilgili en net hatıralarım Fenerbahçe maçlarının oynandığı günlerde olmuştur. Baba oğul koyu Fenerbahçeli olduğumuz için maç günü işyerine gelmeme izin verirdi. Bu nedenle de 6-7 yaşlarındayken Fenerbahçe'nin maçlarını iple çekerdim. Dörtyol'dan Payas'a dolmuşla gelirdim. Babam beni karşılar, birlikte yazıhaneye giderdik. Maç saatine kadar orada vakit geçirirdik. Yazıhanede hem ortamda neler yapıldığını gözlemler hem de elime bez alıp masaları ve telefonları silerdim, çöpleri dökerek kendimce yardım etmeye çalışırdım. Maç saati yaklaştığında birlikte lokale giderdik. Burada maç izlemek çok heyecanlı ve keyifli olurdu. Fenerbahçe gol attığında, bizimle maç izleyen amcalar ve abiler beni omuzlarına alırdı. Babamla maç izlemek, onunla vakit geçirmek ise bambaşka bir mutluluk verirdi, çünkü çok yoğun bir şekilde çalıştığı için eve çok geç saatlerde gelirdi. Tabi biz çocuklar uyuyor oluyorduk. Özellikle demir yükleme zamanlarında bazı zamanlar eve gelmediği dahi oluyordu.
Bir de ailecek katıldığımız iş yemekleri unutamadıklarım arasındadır.  Yemekteyken sürekli kendisini izlerdim. Ağır başlı ve temkinli hareket eder, konuşurken sözcükleri dikkatlice seçerdi. Sosyal hayatıyla iş hayatı arasındaki dengeyi mükemmel bir şekilde kurardı. Aileyle iş yaşantısını kırmızıçizgilerle ayırmasını bilirdi. 

SİZLERİN FİKİRLERİNİZE DEĞER VERİRMİYDİ?
Babamın, tüm sorumluluklarına rağmen aile ve iş dengesini başarıyla korurdu. Yoğunluğuna rağmen evde olduğu zaman bizlerle konuşur, fikirlerimizi alırdı. Özellikle gelecekle ilgili düşüncelerimizi paylaşmaya başladığımızda, söylediklerimizi dikkatle dinlerdi. Bizi motive ederdi. Kendi kararlarımızı, kendi yolumuzu çizmemiz yönünde telkinde bulunurdu. Evde bize karşı asla otoriter bir tavır sergilemezdi; aksine, fikir alışverişi yaparak adeta bir arkadaş gibi yaklaşırdı. 
Onun fikirlerimize sunduğu değer sayesinde biz kendi düşüncelerimize ve projelerimize güven duymayı, özgürce ifade etmeyi öğrendik. Bu bağlılık, sadece bize olan sevgisinin değil, bize olan saygısının da bir göstergesiydi. Babam, bizim için hem bir rol model hem de ilham kaynağımızdır. 

NEDEN YATILI OKULA GİTTİNİZ?
Gaziantep'teki Vehbi Dinçerler Fen Lisesi'ni kazandım. Ayrıca Tarsus Amerikan Koleji gibi özel okullara da gidebiliyordum. Devlet lisesini ve özellikle Gaziantep’i tercih etmemdeki en büyük neden futbol oynama hedefimdi. O dönemde yaptığım araştırmalarda, Gaziantepspor'un oyuncularının altyapıdan yetiştiği ve sonrasında A takıma alındığını öğrendim. Bu düşünce ile lisede okuduğum süreçte okul takımında futbol hayatımı devam ettirip, buradan da Gaziantepspor'da futbol yaşantımı devam ettirmeyi düşünüyordum.
Ancak işler planladığım gibi gitmedi. Gaziantep'e gittiğimde okul da futbol takımı yoktu. Bu nedenle futbol kariyerime odaklanmam zorlaştı. Gaziantepspor’da oynama planlarım da imkânsızlaştı. Zaten 18 yaşından sonra da profesyonel futbolcu olabilmek zordu. Şunu da belirtmek isterim ki, ortaokuldayken Payas'ta düzenlenen resmi turnuvada büyük sahada futbol oynuyorduk. O dönem, İDÇSPOR ve Hatayspor takımları yöneticileri, teknik adamları oyuncu seçimi için tribünlerden bizleri izliyorlarmış. Her iki takım da bana eğitim masraflarını karşılayacaklarını ve altyapılarına katılmamı teklif ettiler. Ancak ailem bu teklifleri kabul etmedi. 
LİSE DE FUTBOLLA İLGİLİ KARİYER PLANLARINIZ BİTTİĞİNE GÖRE GELECEKLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİZDE NE GİBİ DEĞİŞİMLER OLDU?
13 yaşında Fen Lisesinde devam eden eğitim hayatımda kendi ayaklarımın üzerinde durmayı, zorluklarla başa çıkmayı öğrendim. Özellikle yatılı konaklamanın sağladığı sorumluluk hayata bakış açısını değiştirdi. Her ne kadar futbol benim için bir tutku olarak kalsa da, yatılı okul disiplini ve akademik ortamı, gelecek kariyerime yönelik düşüncemi değişmeye başladı. Hedeflerimi yeniden gözden geçirmemi sağladı. Futbol tutkusu hep içeride bir yerde var olmaya devam etsi de, lise eğitimindeki başarılarım ise mühendisliğe ve bilime olan ilgimi arttırdı. Böylece kariyerimi farklı bir yolda şekillendirmeye başladım. Futbolculuk hayalim zihnimin bir köşesinde kalırken, yerini akademik başarılar ve mühendislik hedefi aldı. Liseyi bitirene kadar bilim insanı olmak ilk tercihimdi.

LİSEYİ BİTİRDİKTEN SONRA GELECEĞE BAKIŞ AÇINIZ NASIL OLDU?
Fen Lisesi'ndeki eğitimim ve o dönemde yaşadığım deneyimler, geleceğe yönelik bakış açımda önemli değişime yol açtı. Liseden sonra, yaz tatilinde babamın yanına gitmeye başladığımda ticaretin kapsamını ve dinamizmini yakından görme olanağını yakaladım. Babamın sürekli hareket halinde olması, rekabetin ve ticaretin sunduğu heyecan, benim iş dünyasında bir kariyer yapma niyetimi artırdı. Ticaretin her yerde yenilikçi yapısı beni oldukça cezbetmişti. Bu nedenle lise sonrasında ilk tercihim işletme okumak yönündeydi. Ancak Fen Lisesi'ndeki özellikle matematik, fizik ve kimya derslerine olan ilgim, mühendislik fikrine yönelmemi sağladı. Sınavlardaki başarım, bana tıp fakültesine girme imkânı tanımasına rağmen, mühendislikteki problem çözme ve Analitik düşünme yeteneği daha çekici geldi. Elektrik ve elektronik mühendisliği, hem teknik performans hem de yapısal temelli bir alan olduğu için bu bölümü tercih ettim.
Bu bölümde okumam da bana büyük katkılar sağlandı. Mühendislik eğitimi, yalnızca teknik becerileri kazanmama yardımcı olmadı; Aynı zamanda analitik düşünme, planlama programlama ve finansal yönetim yeteneklerini kazanmama da olanak tanıdı. Bu sayede ticaretin sadece hızlı karar alma becerisiyle değil, aynı zamanda planlı ve sistematik bir yaklaşımla elde edileceğini de öğrendim. 

ÜNİVERSİTE YILLARINIZI NASIL GEÇİRDİNİZ?
Üniversite yıllarında yaz aylarında kendi isteğimle aile şirketimizde çalışıyordum ve babam bu duruma müdahale etmiyordu. Çünkü daha önce de söylediğim gibi, o, bizim özgürce düşünmemizi ve kendi kararlarımızı bağımsız bir şekilde almamızı arzuluyordu. Özellikle lise döneminde ticarete olan ilgimi göz önünde bulundurduğumuzda, amacım aile şirketimizi ve faaliyet gösterdiği demir çelik sektörünü yaşayarak yakından tanımaktı. Bu sektör, yüzeyde göründüğünden çok daha karmaşık ve kapsamlı zor bir alandı. Ticarete olan ilgim nedeniyle işlere yakından tanık olmak, satış, pazarlama, sevkiyat ve muhasebe gibi tüm departmanlara hâkim olmak arzusundaydım. Şirketin pazardaki yerini, müşteri ilişkilerinin inceliklerini ve rekabetin dinamiklerini öğrenmek, benim için büyük bir önem taşıyordu. Bu yıllarımdaki çalışmalarımla, iş dünyasının gerçeklerini bire bir tecrübe ettim. Öğrendiklerim doğru kararlar almam da daha güçlü hale getirdi. Üniversitenin güçlü altyapısını pratiğe dökerek, iş performansına daha donanımlı ve profesyonelce hazırlanma fırsatını yakalamış oluyordum.
Bu arada iş dünyasında yabancı dilin önemini de bildiği için 2008 yılında ABD’ye gittim. Oraya gidene kadar hiçbir çalışma hayatım olmamasına rağmen aileme daha fazla yük olmamak için dört ay kaldığım Kaliforniya'da bisiklet taksi şoförlüğü yaparak geçimimi sağladım. Kendi paramı kazandığım ilk deneyimim de oldu. Kazancımı da planlarım içerisinde yer alan ABD'yi gezerek, dolaşarak ve tanıyarak harcadım. ABD de kaldığım dört ay gibi kısa sürede de olsa genç yaşta dünyayı görmek, farklı dil öğrenmek ve paranın nasıl kazanıldığını yaşayarak tecrübe edinmek benim üzerimde önemli etki bıraktı.
Bir de Ankara'da okurken Türk-İtalyan ortaklığıyla kurulmuş olan savunma sanayi firmalarından birinde staj yaptım. 

ÜNİVERSİTEYİ BİTİRDİKTEN SONRA NELER YAPTINIZ?
2012 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra İstanbul da bir eğitim kurumunun kurslarına katıldım. Hedefim Almanya’ya gidebilmekti. İş garantili bu kurslara devam ederken bazı Alman firmalarından teklifler dahi gelmeye başladı. Ancak Aralık ayında bende derin izler bırakan annemin vefat haberini aldım. İşte bu noktada kendi geleceğimle ilgili kararımı vermem gerekiyordu. Ya Almanya’ya gidecektim ya da Hatay’a dönerek kendi yolumu çizecektim. 6 aylık kursu bitirerek sertifikamı aldıktan sonra yeniden ailemin bulunduğu Dörtyol’a döndüm. Geldikten sonra Mustafa Kemal Üniversitesi ve Çukurova Üniversitesi'nde işletme alanında yüksek lisans yapma fırsatım olduysa da çeşitli nedenlerden dolayı tamamlayamadım. 
Ticarete olan ilgim ve aile şirketimizde aktif rol alma arzusu her zaman ön planda olduğu için iş dünyasının dinamiklerini daha yakın deneyimlemek ve sunmak amacıyla, Türkiye'nin demir-çelik alanındaki küresel markalarından TOSÇELİK'te çalışmaya başladım. Burada, şirketin yönetiminde de yer alan Bülent Saygılı'dan edindiğim derin bilgi ve birikim, kariyerimde adeta bir yol haritası oldu. Neredeyse tüm departmanlarda görev aldım ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenebilmek için gece geç saatlere kadar mesaiye kalarak yoğun bir tempoda çalıştım. Kurumsal bir yapı içerisinde 1,5 yıl boyunca iş dünyasında bana rehberlik edecek şekilde sektörü geniş kapsamlı olarak her yönüyle kavradım ve değerli tecrübeler edindim.

SONRA NELER YAPTINIZ?
2014 yılında aile şirketimizde aktif olarak görev aldım. İlk yıllarda bizim gibi firmalarda işlerin nasıl yürüdüğünü daha detaylı gözlemleme fırsatını buldum. Satış, pazarlama, üretim ve sevkiyat gibi her aşamada yer alarak, kendimi geliştirdim. Babam ve amcalarımın kendi tecrübeleriyle yönettikleri bu yapıyı, genç neslin dinamizmi ile daha fazla yukarıya taşıma çabası içindeydim. Aynı zamanda kurumsal yapıyı oluşturmak ve yeni yatırımlar yapmak istiyordum. Tosçelik'teki deneyimlerimi ailemize entegre ederek iş süreçlerini modernize etmeye odaklandım. 

AİLE ŞİRKETİNİZDE HEDEFLEDİĞİNİZ GELİŞMELERİ YAKALADINIZ MI?
1978 yılında babam Saadettin Özkan’nın nakliye firması olarak temellerini attığı sonrasında 1992 yılında kardeşleri Ahmet Lütfü Özkan ve Sabri Özkan, birlikte kurdukları ‘Özkan Metal’ şirketlerini, o günkü şartlara uygun bilgi ve tecrübeleriyle yönetmeye çalışıyorlardı. Genç nesil olarak benim dâhil olmamla birlikte değişimler başladı. 2017 yılında babam, yönetimi yavaş yavaş bana devretmeye başladı. Kendisi bir yandan portakal bahçelerimizle ilgilenirken beni de uzaktan izlemeye ve kontrol etmeye başladı. Tanınan bu imkân benim için hem büyük bir sorumluluk hem de ailelerimizin işlerini daha iyi takip etmek adına önemli bir fırsat oldu. Aile değerlerimizi korurken, gelişmiş çözümler ve stratejilerle şirketimizi yaygınlaştırmak için çalışmalara başladım. Amacım, geçmişten gelen deneyimlerle ileriye dönük bakışımızı birleştirerek, Özkan Metal'i daha da geliştirmek ve büyütmekti. 
Ben ve amcalarım, birlikte ortak kararlar alarak şirketin menfaatine olan yatırım kararlarını hayata geçirmeye başladık. 1000 metrekare büyüklüğünde depomuzu kiraladık. Bu sayede müşteri portföyümüz ciddi oranda arttı. Yeni müşterilerle çalışma olanağını yakaladık. Şirketi ileriye taşıma adına gösterdiğim performans sayesinde 2020 yılında büyük bir sürprizle karşılaştım. Babam ve amcalarım aldıkları ortak karar ile Özkan Metal’in hisselerini tamamen bana devir ettiler.

TEK BAŞINIZA KALDIĞINIZDA NASIL BİR YOL İZLEDİNİZ?
İlk olarak kendi takım arkadaşlarımı oluşturmaya başladım. Amacım, genç beyinlerle hedef çıtamızı daha yukarılara taşımaktı. Ekip arkadaşlarımla birlikte yoğun tempoda çalışmaya devam ettik. 2018'deki dünya krizinden ve 2020'deki pandemiyle birlikte yaşanan olumsuzluklara rağmen yıllık %20-25 büyüme hedefimizi tutturarak büyümeye devam ettik. Bu süreçlerde güçlü bir şekilde başarı çıtamızı yukarıya doğru yükselterek Çukurova ve Doğu Anadolu Bölgesiyle sınırlı kalan pazar payımızı Türkiye geneline yaymayı başardık.
Talebin artması üzerine mevcut depomuz yetersiz kalmaya başladı. Bunun üzerine 2023 yılında kapalı alanı 2000 metrekare olan yeni bir depo yatırımımız oldu. Böylece istihdamımız da 15 kişiye yükseldi. Büyüme hedefimizi piyasadaki gelişmelere uygun şekilde belirleyerek şirket bünyemize yeni makineler alarak ürün gamımızı farklılaştırdık. Hazır demir parçalarını istenilen ebatlarda keserek müşterilere teslim etmeye başladık. Talebe göre yassı ürün satışı da yapıyoruz. Nakliye hizmeti vermek amacıyla iki adet tır aldık. 

İHRACAT HEDEFİNİZ OLMADI MI?
Düşüncelerim arasında her zaman yurt dışı açılımı vardı; ama bu sürecin biraz zamana yayılması gerekiyordu. Ekip, her zaman olduğu gibi, bu hedefin performansı için kritik bir öneme sahip. 2021 yılında büyük amcamın oğlu Erdinç Özkan'ın firmamız bünyesine katılımıyla ihracat hedeflerimize yönelik faaliyetlerimize ve girişimlerimize hız verdik. Erdinç Bey, üretim, satış, pazarlama ve ihracat alanında 23 yıllık deneyime sahip bir profesyonel. Onun şirketimize katılmasıyla güven ve tecrübe bir araya gelerek benim için bilgi birikimi açısından Mihenk Taşı niteliğinde oldu. Erdinç Bey'in katılımıyla birlikte Gürcistan, Irak ve Kıbrıs'a ihracat gerçekleştirdik. Hedefimiz, Ortadoğu ülkelerine yönelik ihracatımızı artırmak ve bu pazarlarda daha etkin bir şekilde yer almaktır. Bu doğrultuda, pazar araştırmalarımızı derinleştirerek, ürün çeşitliliğimizi ve müşteri taleplerini göz önünde bulundurarak stratejilerimizi şekillendirmeye devam ediyoruz. 

BU BÜYÜME SÜRECİNDE HANGİ STRATEJİLERLE İLERLEMEYİ PLANLIYORSUNUZ?
Öncelikli hedefim, temelleri güven unsuru üzerine kurulu olan aile şirketimizin kusursuz, aynı doğrultuda sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmasıdır. Bu amaçlarımız doğrultusunda zamana ve gelişmelere uygun şekilde hareket ederek yatırımlarımızı yaşam geçirmeyi planlıyoruz. Özellikle otomasyon ve dijitalleşme, rekabet gücümüzü arttıracaktır. Bu anlayışımız çerçevesinde makine parkurumuzu genişleteceğiz. Yeni kurulacak yatırım alanlarında biz de olmak istiyoruz. Hedeflediğimiz yatırımlara uygun arazimizi alabilirsek planlarımızı beklemeden yaşama geçireceğiz.
Müşteri taleplerini her zaman ön planda tutarak organizasyon yapımızı oluşturuyoruz. Yurtiçi ve yurtdışında en verimli noktalarda konumlandıracağımız yeni depolarla lojistik ve zaman tasarruf sağlamış olacağız. Müşterilere teslimatlar hızlı olacaktır. Tabi bu atılımlarımızla yeni müşterileri de bünyemize katabileceğiz. 
Son olarak, önümüzdeki yıllar içerisinde, iç piyasada marka bilinirliğini en üst seviyeye taşımış, dijital dönüşüme ayak uydurmuş, sektördeki yenilikleri takip eden ve teknolojiye dayalı çözümler sunabilen, yassı ve uzun ürünlerde geniş bir yelpazesi sahip globalleşmiş firma olmak istiyoruz.

FARKLI SEKTÖRLERDE YATIRIM PLANLARINIZ VAR MI?
Evet, farklı sektörlerde yatırım planlarımız var. Özellikle tarım ve yazılım sektörleri üzerinde duruyoruz. Ancak bu projelerimizi hayata geçirmek için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Tarım sektöründe, ilk aşamada soğuk hava depoları kurmaya yoğunlaşacağız. Bu yatırımla birlikte, ailemize ait tarım arazilerini daha verimli kullanmayı, bölgemize ve ülkemize katma değer sağlamayı planlıyoruz. Tarımın önümüzdeki süreçte alternatif olarak bize büyük fırsatlar sunacağını düşünüyoruz. 
Yazılım pazarına gelindiğinde, bu alanda daha çok sayıda iş parçamızı optimize edecek ve dijitalleşmeyi hızlandıracak yatırımlar yapmayı planlıyoruz. Mevcut işlerimize entegre ederek verimliliği artırmak önceliğimiz olacaktır. Altyapımızı bugünden kurmaya başlayarak gelecekte bu sektörde de büyümeyi hedefliyoruz. Tarım ve yazılım alanlarındaki projelerimizi hayata geçirmemizi sağlayacak yeni şirketler kurarak hem bu sektörlerdeki varlığımızı artıracağız hem de işimizi daha da genişleteceğiz.

ŞİRKETİNİZ SİZİN İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR?
Yaklaşık yarım asır önce babamın büyük emek ve vizyonla kurduğu Özkan Metal'in yönetimini devralmak, benim için tarifsiz bir gurur ve onur kaynağıdır. Babam ve amcalarımın özveriyle büyüttüğü, bugün bir marka haline gelmiş olan bu ismi daha da ileri taşımak, omuzlarımdaki en büyük sorumluluktur. Şirketimizi yalnızca bugünün değil, geleceğin başarılarına da imza atan, sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak en önemli hedeflerimdendir. Bu bilinçle, geçmişin mirasını koruyarak, gelecek nesillere ulaştırılması için tüm enerjimi ve bakış açımı ortaya koyuyorum. Babamın sağlam temeller üzerine kurduğu Özkan Metal'i bir dünya markası haline getirmek adına kararlılıkla ilerliyoruz.

Şimdide özelinize ait bazı sorular yöneltmek istiyorum.
EN BÜYÜK HAYALİNİZ NEDİR?
En büyük hayalim, babamın bana miras bıraktığı gibi, arkamda sadece başarılı işler değil, aynı zamanda saygıyla anılacak bir isim, gönüllerde iz bırakacak bir itibarla yaşamak ve bu dünyadan zamanımız gelince ayrılmaktır. Bu hayali gerçekleştirmek için dürüstlük, emek ve insana değer verme ilkelerini her zaman ön planda tutuyorum. Yaptığım her işte sadece kendime değil, insanlığa ve topluma da fayda sağlamasını amaçlıyorum. Bir gün geriye dönüp baktığımızda, kurduğum ilişkilerde güven ve sadakatin izlerini görebilmeyi, iş dünyasında ise gelişmiş, cesur ve adil bir adam olarak anılmayı istiyorum. Babamın bana öğrettiği gibi, benim için en büyük servet, elde ettiğim maddi değerler değil, insanların üzerinde bıraktığım etki olacaktır. 

EMRE ÖZKAN’I BİR KAÇ CÜMLEYLE ANLATIN DERSEK…
Görünüşüm soğuk olsa da aslında çok samimi, neşeli, girişken ve sevecen biriyim. Hayallerinin peşinden tutkuyla koşan, mücadeleci ve her adımında insan odaklı yol haritasıyla yol alırım. Hayatın bana sunduğu deneyimlerden ders alarak ilerlerken, olumsuzluklarla karşılaştığımda kararlılıkla mücadele vererek daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmasını bilen bir insanım. Yeniliklere açık, gelenekten beslenen ama geleceğe yönelik emin adımlarla yürüyen bir vizyona sahibim. Hem iş dünyasında hem de özel olarak dürüstlük, güven ve sevgi temelinde bir denge kurmasını bilirim.

BABANIZDAN ÖĞRENDİĞİNİZ VE HAYATINIZA YÖN VEREN EN ÖNEMLİ NASİHAT NEDİR?
Babamın çocuklarına sık sık söylediği bir cümle vardı ki, hayatımızın her alanında adeta bir rehber oldu: "Denemeden bilemezsin." Bu basit ama bir o kadar da güçlü cümle, yaşamım boyunca kendimi yenilemem için beni cesaretlendiren bir ilke haline geldi. Her yeni başlangıçta, zorluklarla karşılaştığım anlarda ya da bilinmeyenle yüz yüze kaldığımda, babamın bu sözü aklıma geliyor. Başarısız olma ihtimalinin beni durdurmasına asla izin vermem çünkü denemek, ne kadar zor görünüyorsa görünsün, gelişmesinin ve öğrenmenin tek yoluydu. Hayatta hiçbir şeyin garantisi olmayıp, risk alınmadan da gerçek başarıya ulaşılamayacağı mesajını veriyor bana. Bu nasihat, hem iş kazanmak hem kişisel yaşamımda zorlanmamak, yeni şeyleri keşfetmek ve en önemlisi, kendime olan güvenimi pekiştirmeme yardımcı oluyor. Başarıya giden yolda bazen tökezleyebiliriz; Ancak adım atmadan ne başarısızlıkla ne de başarıyla karşılaşamayız. 

HOBİLERİNİZ NELER?
Spor ve seyahat, yaşamımda önemli bir yer tutmaktadır. Küçük yaşlardan itibaren coğrafyaya büyük bir ilgimin olması nedeniyle babam bana sürekli farklı atlaslar getirirdi. Yeni ülkeler ve kültürleri tanımak kişisel olarak en önemli özelliklerimden biri haline geldi. ABD ve Avrupa Birliği'ndeki pek çok ülkeyi gezme fırsatım oldu. Çocukluğumdan beri eğitime ve spora olan ilgim nedeniyle bu alanlara destek vermeye çalışıyoruz.  Örneğin Dörtyol'da düzenlenen futbol, tenis ve plaj voleybolu gibi etkinliklerde ana sponsor oluyoruz.

SON OLARAK NASIL BİR MESAJ VERMEK İSTERSİNİZ?
Genç bir iş insanı olarak, en önemli mesajım cesur olunması ve asla denemekten korkulmaması olacaktır. Başarı risk alıp yeni şeyler deneyerek elde edilir. Hatalar yapmak sürecin doğal bir parçasıdır; Önemli olan bu hatalardan ders alarak pes etmemektir. Ayrıca sürekli yeniliğe ve gelişmeye açık olmamız gerekir. İş dünyası hızlı bir şekilde değişiyor, bu nedenle yeni fikirler, teknolojilere ve yaklaşımlara uyum sağlamak kritik öneme sahiptir.
Bir diğer mesajım, güçlü bir ekip ve güvene dayanan bilgiler, uzun vadeli başarıların temeli olduğunun bilinmesidir. Son olarak, topluma ve çevrelerine katkıda bulunmayı ihmal etmesinler. 
 

Habere Ait Resimler